İnsanların en temel ihtiyaçlarından birisi yemek yemektir. Bu davranış yaşamımızı sürdürmemiz için karşılamamız gereken ihtiyaçlar arasında 1. sıradadır. Açlık ise bu ihtiyacımızı karşılayabilmemiz için gerek duyduğu bir yakıttır. Ancak midemizden hipotalamusa gönderilen sinyallerle hissettiğimiz fizyolojik açlığın yanı sıra bir de psikolojik açlık söz konusudur. Psikolojik ve psikososyal açlık faktörleri; yemek ve başka uyarıcılardan öğrenilmiş bağlantılarla kurulur. Örneğin; televizyon izlerken yemek yemek, sinemada patlamış mısır yemek, depresif veya sinirli hallerde yemek yemek gibi. Bu sebeplerle de insanlar sık sık aç olmadıkları halde yemek yerler. Bu durumda fazla kilolara, kan değerlerinin değişmesine, şeker hastalığına yatkınlığa, kabızlığa ve birçok duruma neden olmaktadır. Fizyolojik açlık ise ihtiyaçtan doğar. Gerçek açlıkta kan şekerimiz düşmüştür, mide ve bağırsaklarımız boştur. Temel besin öğeleriyle giderilir ve yemek yendiğinde bu hisler kaybolur.
Psikolojik açlıkla nasıl başa çıkabiliriz?
- Yemeklerinizi küçük tabaklarda tüketiniz. Böylece porsiyonların büyük görünmesini sağlayabilirsiniz.
- Aşırı yağlı etler iştah artırıcı olabilir. Bu nedenle et tüketilirken ızgara, haşlama, mangalda pişmiş ve sos içermeyen etler tercih edilebilir.
- Ekmek seçiminizi beyaz yerine esmer ekmekten yana kullanın. Böylece daha çabuk ve uzun süreli doygunluk sağlayabilirsiniz.
- Kaloriden başka bir getirisi olmayan basit şekerleri hayatınızdan çıkarın. Basit şekerler kan glikoz seviyesini hızla yükselttiği gibi hızla düşürür de. Kişi tüketim sonrası öncesine kıyasla kendini daha aç hissedebilir.
- Yemeği oldukça uzun sürede yemeye çalışın. Çünkü beyne doyma hissi ilk lokma mideye gittikten 20 dakika sonra ulaşıyor ve böyle düşüldüğünde de bu sürenin aslında ne kadar uzun bir süre olduğu görülmektedir.
- Kendi kendinizin terapisti olun. Gerçekten açlığınızın psikolojik kaynaklı olduğunu anladığınız anlarda kitap okuyun, yürüyüşe çıkın, bisiklet sürün, telefonla konuşun.
İlerki yaşamınızda fazla kilolarla ve hastalıklarla mücadele etmek istemiyorsak duygusal açlıklarımızı yemek yiyerek doldurmak yerine gerçekten vücudunuzun gerekli olduğu zamanlarda yemek yenmelidir. Bir tabir vardır "yaşamak için mi yemek yemek, yemek yemek için mi yaşamak" diye, siz ilkini seçin ki yaşamınızı daha sağlıklı ve istediğiniz şekilde sürdürebilesiniz.