Sır yumağı

Duran Çetin

Uyarıcı bir ses tonuyla seslendi:

“Neredeydin?”

Bu bir anne sesi olabilirdi, belki bir baba.

Ya da öğretmen…

Bir başkasının sesi de…

Sesleniş yüreğe işliyorsa bir başkadır. Bazen bir beklentiye cevaptır bazen bir korkutma ünlemesinden farksızdır…

Ünleyen ve ünlenen arasındaki bağ önemlidir. Bu bağdır insanı insan yapan ya da gerçeklerden uzaklaştırıp yanlışlar dehlizinin karanlıklarında kaybolmasını sağlayan.

Doğumla ayak basılan dünya sır yumağıdır çoğu zaman.

Sırların içinde kaybolma ve kendini kaybetmektir bazen.

Mesele yaratılış sırrını çözememektir. Var ediliş gerçeğini hiç düşünmeden dünya geçiciliği içinde yol aramaktır.

Geçici bir dünyada kalıcı bir yol arayanlara diyecek ne olabilir ki?

Dünya yolu ölüme çıkar.

Bu gerçektir lakin insan bunu bir türlü kabul etmez. Kendine yakıştıramaz ölümü. Onun için hiç ölmeyecekmiş gibi bir duyguyla aldatır kendini.

Aldanır.

Aldanmayı göze alır ve aldanmaya isteklidir.

Birkaç şeytanın kulağına üflemesiyle dünyada kalıcı olacağını düşünmeye başlar. Sonra oranın süsü ve vazgeçilmezi olan mal biriktirme sevdasına tutulur, bu sevda büyüdükçe büyür ve bütün benliğini sarmalar…

Kendisine verilen ömür ile sınandığının farkına varamadan sonunda kaybedenlerden oluverir.

İşte tam da burada bir adam şöyle düşünür:

“Her şey apaçık ortada. Allah'ın gücü ve kudretinin alametleri. İyi bak dünyaya, iyi bak dünyalıklara, dünyaya gelenlere, dünyadan gidenlere…”

Her şey apaçık ortada. Aklını başına alırsan kurtulursun. Allah'a kul olmakla yol bulursun. Yolun açık ve aydınlık olsun…

Bir başka adam da şöyle düşünür:

“Her şey apaçık ortada. Bir daha mı geleceksin dünyaya. Dünyanın nimetlerinden faydalan. Sana düşen kısmıyla oyalan. Nasıl olsa bir dahası yok dünyanın…”

Bu iki insan düşüncesinde farklı iki bakış var: Rahmani ve şeytani…

Ama bir yol alma meselesi.

Bu sır yumağı dünyada debelenip dururken, apaçık olanı görmek derdinde olan adam, dünyanın geçiciliğini bilir ve ona göre bir plan yapar. Geçici dünyanın gemlenemez hevesleriyle kendini heder etmez ve yaratıcıya iltica eder. Onun isteklerine boyun eğer ve kendi şerefini bu şekilde kurtarıp yoluna devam eder gider. Ölüme kadar…

‘Hepsi buraya kadar’ demeden önce tüm yolların ona gittiğini anlar. Yolu ve yolcuyu görür ve yürür.

Bazen zor gelir yol, bazen bir çıkmaza yürür yolcu.

Ama gideceği yeri bildiği için yolu aydınlıktır. Nerden geldiğini unutmadan yola revan olur.

Bilir birçok şeyi; hesaba çekileceğini ve ömrü nasıl geçirdiğinin sorgulanacağını.

Sınanma yolculuğu olduğunun farkındadır ve ona göre hayatını düzenler ‘buraya kadar’ denmeden önce…

Geri dönüşü olmayan bir yoldur ve dönüşü yoktur. Dönüşü olmayan yolun iyi yaşanması gerektiğini ve gereğini yerine getirir.

Kitaba uygun bir ömür müydü yaşanan? Yoksa…

Kitaba uygunsa ömür, hesabı kolay görülür.

Ya değilse ya değilse?

Diliyle inandık deyip hayatıyla yalanlayanlardan mıydı bu insan?

Ne yaparsa yapsın hesabı unutmadan yapmalı.

Hesapsız işlere girmeden hesap yapmalı.

Hesapsız işler ömrü heder eder.

Heder edilmiş ömrün telafisi yoktur.

‘İtaat ettim’ diyerek geçen bir ömrün hesabı kolay olur.

Menfaat çatışmasında Allah diyebilenler kazanır. Kazancı bol olanlar da bunlardan başkası değildir.

Hesaba çekilecek bir koskoca ömür…

Hesap verilecek bir ömür, dünyalık için heba edilmemeli…

Müslüman gibi inanıp Yahudi gibi yaşanan bir ömrün hesabı nasıl verilir?

Tüm yollar ona gider, yolculuk zordur lakin dönüşü yoktur.

Çocukluk ile başladı şimdi bu hal nedir, nereye gider bilen var mı?

Bileni aramaya gerek yok, bilen sen ol...

Hatırla!

Uyarılmıştın defalarca:

Yaşadıklarınla.

Verilen nimetlerle.

Sana gönderilen Elçi ile.

Ve bir kitaptı sana en net uyarıyı sunan, yolunu aydınlatan…

Bu, kendisinde şüphe olmayan kitaptır. Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için yol göstericidir.” (Bakara, 2/2)

İnsanlar, “İnandık” demekle imtihan edilmeden bırakılacaklarını mı zannederler. (Ankebût, 29/2)

Çaresiz biz sizi biraz korku, biraz açlık, biraz da mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltme ile imtihan edeceğiz. Müjdele o sabredenleri! (Bakara, 2/155)

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.