Dünya farklı bir yüzle haykırıyor, anlayana:
Var edilişini, bir sahibi olduğunu…
Deruni bir sesleniş bu. Aynı zamanda oldukça derinlikli.
Bir uğultu değil, bir çığlık hiç değil.
Sakin ve sessiz bir şekilde akla haykırıyor, aklı kullanmayı fısıldıyor. Akıl ile bak bu yüzüme diyor, aklını kullanarak bir daha bak!
Dünya bir kitaptır. Kalem sahibi her şeyi olması gerektiği gibi yazmış. Okumayı bilene. Selim aklını kullanarak gönül gözüyle bakana…
Kâinata bak ki gerçekleri, gerçek bir gücün varlığını hisset. Gökyüzünü, yeryüzünü ve ikisi arasında oluşmuş bir manzaranın gerçek sanat olduğunu kavra ve gerçek sanatçının kim olduğunu anla…
Geçmiş ve gelecek insanlarla birlikte şu anda yaşayan insanlar sayısınca farklı, sadece sana özel bir göz retinası olduğunu bil.
Her şeyin sana özel yaratılmış, her şeyin özel; ne kadar değerli bir varlıksın.
Kıymetlisin.
Dünyalıklara bir de bu yüzle bak, bu yüzünden bak. Parmak izlerinin ve beyindeki nöronlarının sadece sana özel olmasının ne ifade ettiğini düşün.
Özel yaratılmışsın anla artık çok kıymetli olduğunu…
Her şeye bakabilir, her şeyi anlayabilir her şeyi düşünebilirsin…
Muhteşem kâinat kitabının sahibini anla, sanatını, gücünü kudretini, kuvvetini ve yaratıcılığını düşün...
Sakın ha unutma!
Burası dünya.
Sınav alanı.
Biçeceklerini ektiğin yer.
İyi şeyler ek ki mahsulün bereketli olsun.
İyilikler saç toprağa.
Ektiğin tohumlar gönüllerde yeşersin. Sevgiyle büyüsün, sevap ile bütünleşip boy atsın…
Sınav alanını iyi değerlendir. Sonuçlar senin gönderiliş amacına hizmet etsin. Yaratılışının gereğini ihmal etme, torbanı onunla doldur.
Bu dünyada biçtiklerin sağından verilsin. Yapıp ettiklerinin yazılı olduğu sınav sonucunun belirlendiği alandasın. Sonucunu sağından alacak şekilde yaşayasın.
Dünyada tembellik etme sakın. Tembellik etmeye gelmez. Çünkü telafisi yok bunun. Sadece bu dünya, dönüşü olmayan yola girince geri dönüşü unut. Yaptıklarınla baş başa kalıverirsin…
İlave bir hak, yeniden denenme gibi bir lüksün asla olmayacak.
Şimdi hemen bu sınavda başarılı olmak için çalış. Pişmanlıklar fayda vermez bilesin…
Dünya Geçici uğrak yeri. Ebedi değil ki ona bağlanasın.
Fanilere ev sahipliği yapan fani bir mekân. Yolcuları birkaç anlığına barındıran han. Hancı değilsin ki han sahibi olasın, hana her şeyinle sahiplenesin.
Bunun örneği yok.
Yaşanmışlığı da yok.
Bunun gerçekleşme imkânı da olmayacak.
Her şey olabilir ama hancı olman mümkün değil.
Seni var eden böyle planlamış. Bu plan gerçekleşir.
Plan şaşmaz, şaşmayacak…
Yaratıcı uyarıyor. Dikkat çekiyor ve sınavda başarılı olma yollarını kitabında anlatıyor.
Dünyanın kendini nasıl gösterdiği değil, senin dünyaya hangi gözle baktığın önemli. Dünyalıklar tatlı, çekici, insanı heveslendirir. Hatta kalıcıymış gibi bir duyguyla kendine bağlayıverir.
Sakın kanma!
Kandırılma!
Kana kana besleneceğin bir yer değil burası.
Ebedi de değilsin sakın unutma!
Bir oyun ve eğlence olarak görünüp seni içine çeker.
Eğlenceye dalar da çıkamazsan sonun öylece geliverir.
Oyuna dalarsın da gerçek bir oyuncu olmadığın hâlde kendini vaz geçilmez sanmaya başlarsın.
Vazgeçilmez olduğu sanısıyla dünyanın gerçek sahibi olduğun hissine yenik düşer ve düşersin…
Ahiret yolculuğunun yolunu tıkarsın. Tıkarsın da yolculuk için hazırlıkları yok sayarsın. Sonra da heyben boş bir şekilde pişmanlıklar içinde yanar kavrulursun.
Boş heybe ile ahiret yolculuğuna çıkılmaz.
Sakın yapma! Kanma bu dünyanın sana fısıldadıklarına.
Gerçekleri düşün. Gerçekleri anla. Gerçekleri kavra!
Dünya lezzetler sunar sana. Tekrarına ulaşmak için sana her şeyi yaptırır. Hatta vazgeçilmezlerini bile yok saydırır. Damağında tat bırakır da haramlara götürecek bir heves ile canlı tutar…
Dünya böyledir. Önce verir, yedirir, sonra alır da alır: İnancını, ibadetini ve diğerlerini…
Hem sevdirir hem de dövdürür…
Ah öyle bir uyku ki, gerçekleri unutturur.
Geçmiş bir rüya gibidir, yaşanıp yaşanmadığı bilinmez. Geri kalan ömür ise sert bir yel gibi esip geçer, farkına varılmaz.
Dünyanın geçiciliğine aldanma.
Aldatılma.
Geleceğini imanla yoğur ki, gerçekleri görebilesin.
Yoksa…
Yoksa, “Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden ibarettir.” (Enam, 6/32) ayetini anlayamazsın
Yoksa, “Biz göğü, yeri ve aralarında olan varlıkları oyuncak olsun diye yaratmadık.” (Enbiya, 21/16) ayetini fark edemezsin.
Yoksa, geçici dünyanın yalanlarına kanar kaybolursun.
Yoksa, dünyaya hasis bir tüccar gibi bağlanır kalırsın.
Yoksa, yaptıklarının karnesini sağ taraftan alamazsın.
Yoksa, vaat edilen ödüle ulaşamazsın.
Yoksa, pişmanlıklar içinde yanar kalırsın.
Yoksa…
Sonunda her canlı gibi ölümü tatmış olursun.
Dünya hayatının, aldatıcı metadan başka bir şey olmadığını anlamış olursun.
Ama yapacağın bir şey kalmaz.
Pişmanlıkların da bir karşılık bulmaz.
Yaptıklarınla baş başa kalırsın:
“Her canlı ölümü tadacaktır. Ancak kıyamet günü yaptıklarınızın karşılığı size tastamam verilecektir. Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete sokulursa, gerçekten kurtuluşa ermiştir. Dünya hayatı, aldatıcı metadan başka bir şey değildir.” (Al-i İmran, 3/185)