Yarış, nasıl sonlanacak?

Aysun Adalı

Hepimiz bir yarış içindeyiz fakat birbirimizi geçme yarışı içinde. Resmen nasıl o yarışın önüne geçebiliriz diye bakıyoruz. Önde olunca elimize ne geçecek? Ya da geride kalınca neleri kaybedeceğiz? Bu yarış bizlere neleri öğretecek? Belki bu yarış bizlere sonunda vicdanı, dürüstlüğü hatırlatacak. Belki de hiç hatırlayamadan şeytanın akıl oyunlarını arasında kalacağız. Ne yaptığımızın ve nasıl davrandığımızın farkına varabilmek zor olabilecek. Çünkü çoktan o yarışın içine girdik. Bir izleyici olarak değil ya da yarışı kontrol eden bir hakem de değiliz. Tam olarak yarışın içinde koşuşturan, oradan oraya savrulan hangi noktaya varacağını bilmeyen bir yarışçıyız. Bakalım bu bilinmezlikler bizleri bir yere götürecek mi ya da götüremeyecek mi? Bir nokta da tıkanacak mıyız? Varış noktamız bizleri gerçeklerle yüz yüze mi bıraktıracak? Muhtemelen öyle bir anda kalacağız ki. Artık kendimize soracağız tam olarak biz neredeyiz ve ne durumun içindeyiz diye. Çünkü pratik olarak birbirimizi geçtiğimizi fark etsek de o yarış içinde. Aslında teorik olarak kimse birbirini geçemeyecek. Geçemeyeceğimiz bir yarış pisti bizleri hatalarla, pişmanlıklarla ve en önemlisi de vicdan azabıyla bırakabilir. Çünkü kimisi o yarışa girerken vicdanıyla girmedi tam olarak doymayan nefsiyle ve aklını ele geçiren düşüncelerle girdiler. İnsanın kendinde tek hakim olamayacağı şey nefsi midir? Ve bu nefis bazen onu olur olmadık yerde saçma sapan tavır sergilerken buldurur. Nefsimize sadece kendimiz yönetmeliyiz başkası değil. Amacımız hayatımızı sürdürecek kadar sermaye kazanmak mıdır? Kazandığımız sermaye, bir insanın hayatını devam etmesi için yeter mi? Kimine yeter de artar bile kimine de yetse de daha fazlasını ister ve bu yüzden o yarışın içine farklı düşüncelerle girer. Eline daha çok maddiyatı geçsin diye kendine, kişiliğine yakışmayan davranış yakıştırır. Yarışı sonlandırmak değil amacı sadece gözünün doyacağı kadar kazanmakta değil tam olarak nefsini doyurmak. Yani o yarıştan kazanabildiği kadar kazanmak istiyor fakat manevi olarak kaybettiklerini ne yapacağız. Başkalarının hakları ne olacak? Biri, diğerini düşünseydi zaten geçmeye çalışmazdı. Bu dünya da yaşamına devam etmeye çalışan bir sürü insan evladı var. Kimisi hayatına tekdüze bir şekilde akıl oyunlarına girmeden, nefsini doğru bir şekilde hareket ettirip, o yarış içinde hak ettiği kadar kazanıp yoluna bakmak ister. Kimisi de kendi aklında hesaplar yapıp, şeytana uyup kendini uzun bir yarış içinde bulur ve insanları bir bir arkada bırakarak sanki o yaşadığı hayatın bir sonu yokmuş gibi yaşar. İlk önce şunu anlamamız gerekiyor bu dünya benciller için devam etmiyor. Başkaları için de devam ediyor ve başkaları da mutlu olmalı. Başkaları da o yarışın içinde hak ettiği her şeyi kazanmalı. Hedeflediğimiz şey sadece o yarışta birbirimizi geçmek olmasın eşit ve dürüst bir şekilde sonlandırmak olsun. Aksine geçemeyeceğimiz bir yarış pistinde devam edemediğimiz bir hayatla karşılaşabiliriz. Hayatta kalma yarışı, bakalım bizlere nasıl bir ders verecek? Sonunda kazandıklarımızdan ve kaybettiklerimizden ders çıkarabilecek miyiz? O yarış pisti bizlerin aklını ve nefsini birlikte hareket ettirebilecek mi? Nefsimizi ve aklımızı birlikte hareket ettirelim yoksa bir türlü doymayan nefesimizi o yarışta durduramayabiliriz.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.