Toplam 115 milyar lira yardım amaçlı toplanacağı taahhüt edildi. Ertesi gün, bu miktarın daha azının toplanabildiği haberi yayıldı. Çok şaşırdım! Yani şahıs önce 5 lira vereceğini ilan ediyor, akabinde 3 lira veriyor. İlan ettiğinden çok daha az yardımda bulunmak, bu hayatta şansını denemektir, bence. Hatırladığım kadarıyla makbul olanı bunun tam tersini yapmaktı. Hatta yardım veren sağ el, sol elin haberi olmadan yapması istenirdi? Ben mi yanlış anımsıyorum, köprünün altından akan su yön mü değiştirdi?
Tahkimat; yıkımın gerçekleştiği bölgeyi toparlama işlemi diyebiliriz. Bu işlem yeni başladı. Kim yapacak bu işlemi; Devlet! Devlet kim? Sen, ben, o, biz, siz, onlar… Yüzük parmağı kırılan el, diğer parmaklardaki kan akışını buradan geçirirmiş. Vücudun yaradılış kanunu böyleyken, bizim farklı davranmamız yanlış olmaz mı?
Tahaccür; taşlaşma olarak düşüneceğimiz bu ifade, kalplerde olursa vay halimize dostlar. Bize biz yardım edemezsek, bize kimse yardım edemez. Hele yardım etmeyene hiç kimse yardım etmez.
Ormanlar Kralı aslan biraz hastaymış, diğer hayvanların liderleriyle aylık yapılan rutin toplantıya katılamayacağını açıklamış. Bu duruma en çok sevinen hayvanlardan biri olan çakal, ormanda düzenin bozulmaya yüz tuttuğu, kralın baskısının bittiği düşüncesiyle sinsi sinsi dolanıyormuş. Tam bu esnada içinde sarı renk boya olan küfenin içine düşmüş. Can havliyle göl kenarına kendini temizlemeye gitmiş. Suya girip çıksa da tüylerindeki sarı rengi ve yeleye benzeyen halini bir türlü temizleyememiş. Sudaki yansımasına hayran hayran bakmaya başlayınca, aklına gelmiş; “Aynı aslana benzemişim.”
Hemen diğer hayvanları toplantıya çağırmış. Toplanan hayvanlar çakalı, sarı renkli aslan yelesinin içinde görünce biraz da korkarak onun yeni kral olduğuna kanmışlar. Çakallar durumu anlamışlar ama işlerine geldiği için seslerini çıkartmamışlar. Aslanlar ise itiraz etmeye hazırlanırken, asıl kral “zamanı değil” diyerek engellemiş. Çakal diğer hayvanlara yeni talimatlarını verip toplantıyı bitirmiş. Sahte kralın asıl amacı diğer hayvanların onayını almakmış. Hakeza, bunu da başarmış. Asıl kral olanları uzaktan sessizce izliyormuş. Tam bir ay boyunca bekleyen kral iyileşmiş, eski gücüne tekrar ulaşmış. Dolunay olunca çakalın peşine düşmüş. Uluyan diğer çakallardan uzak bir yerde, yüksek bir kayanın üzerinde, aslan yelesinin içinde ulurken sahte kralı yakalamış asıl kral. Pençesiyle gırtlağına çökmüş, tam canını almak üzere iken sormuş; “Bunun olmayacağını bilmez misin? Sen ne yaptığını sanırsın?”
Gereksiz bir gülümseme eşliğinde çakal cevap vermiş; “Şansımı denedim kralım, sen affet.” Tabi kral çakalı öldürüp, ormandaki diğer çakalların göreceği bir yere atmış.
Devlet; bekasını bir şekilde sağlar, bunu sağlamak için de mutlaka hafızasına başvurur. Yeryüzünün doğası gereği çakallarında yaşamaya hakları vardır. Sonuçta onlar sayesinde aslanlar farklarını ortaya koyuyor. Rabbim Devlet Bekasını, ezanın gölgesini üzerimizden eksik etmesin. İnanın bana ayakta tuttuğumuz bu çatı, sadece bizim değil dünyanın birçok karanlık bölgesine ışık tutar haldedir.