Survivor

Alper Süzer

Yeryüzünün yaratıldığı günden bugüne, insanoğlu hayatta kalma çabasındadır. Öyle ki bu çaba ve gayret insanın ilk refleksidir. Hatta ‘Kaygı Bozukluğu’ panik atak gibi hastalıklarının temelinde yatan nedendir. Varoluşunun esası gibi gelir insana. Çünkü bu kodlarla yaratılmıştır. Önce güvende olacak, sonrasında yiyecek imkanı hasıl olacak.

Ülkelerin birbirleriyle yaptıkları savaşların altında yatan esasta bu değil mi? Hayatta kalmak için savaşmazmı insan? ‘Hemen her Ülke halkı, güvende olmak için asker yetiştirir.’

İnsanın bu refleksini referans merkezi olarak alan, insani gereklilerin üzerine organize edilecek bir oyun; sanırım tüm insanların ilgisini çekecektir. Çünkü güvenlik tüm insanoğlu için gerek şarttır. Güvenliğin ekonomisi ya da şakası olmaz. Aç kalırsın ya da eş, evlat kaybedersin ama güvenliğinden taviz veremezsin!

Survivor isimli oyunun asıl anlamını merak ettim bir gün; “Hayatta Kalan” anlamına gelen bu oyunda kimse ölmüyor? O zaman oyunun adını yanlış yazmışlar, hem de dünyanın her yerinde. Veyahut, oyun tam oynanmıyor? Yani oyunu kaybedenlerin ölmesi gerekiyor. Ayrıca dünyanın tamamında tek isimle anılmanın avantajını da unutmayalım. Kim bilir belki de ilerleyen yıllarda bu oyunun gerçek yüzünü görürüz.

Peki; bu oyun neden dünyanın bir ucunda adalarda oynanmaktadır? Palau, Panama ve Filipinler’deki adalarda çekimleri yapılan oyun için, uygulanması beklenen kanunları bilen var mı? Ben bilmiyorum? Yoksa komplo teorisyenliğimi yapıyorum?

Anadolu’da yaşayabilmenin kirasını yıllar boyu şehit kanlarıyla ödemek zorunda kalan bir kaderimiz oldu. Türkiye Cumhuriyeti olarak var olmak, bu diyeti baştan kabul etmekti! Zaten varoluşunu savaşarak sağlayan bir millet için “Hayatta Kalan” oyunu, topraklarını istila etmek isteyenlere karşı yıllarca yorulmadan, ölümüne verdikleri bir mücadeleydi. Yeter ki, mağlup ettiği düşmanın diz çöktüğünü görsün; burası düşmana boyun eğmeyenlerin ülkesidir. ‘Geride kalanlar bize yeter!’ diyebilen bir ecdadın torunlarıyız biz.

Lakin bu oyun; değer yargılarımıza zarar vermesin, dikkat dağıtmasın, bilgi kirliliği yapmasın! Zamanı; öğrenecekleri düşünüldüğünde kıymetli olan gençlerimize ilişmesin isterim.

Ancak bir gün gelecek, Survivor ismi gibi katılanların kaybettiğinde öldükleri bir hale gelirse, inanın kaybeden insanlık olur. Kazanan bir avuç bahis müptelasına şimdiden durdurmak gerekir. “Yani dünyada yaşayan insanlar, hayvanları vahşice dövüştürülüp bahis sebebi olmasını yapıyor malesef. Hazır alışagelmişken, bunca yıldır Survivor yarışmalarıyla insanın ölümüne bir hiç için savaşmasına alıştırılan müsabakalar da, vahşet çemberine ilerleyen yıllarda dahil oluversin.” Denirse, kim dur diyecek?

“İnsanoğlunun hayvanlara yaptığı işkence, zulüm, tacize karşılık, neden olmasın? İnsanoğlu hayvana ettiğini biçiyor.”

Bunu dediğinizi duyar gibiyim. İnsanlık bu durumun tıpasını bir aralarsa, borudaki yüksek debili gelen suyun önünü alamaz gibime geliyor.

Televizyon dizilerinin de etkili olduğu değerlerimizin bozulmasında, türlü türlü oyun adı altında toplumsal reflekslerimizi zedeleyen programlar, parasal zenginliğin en önemlisi olduğunu öğreten bilgisayar oyunları ve filmler evimize ve yüreğimize çoktan girdiler. Damarlarımıza zerk edilen bu zehir, aynı tabandan oluşturulan sanal âlemde yaşama sevdasıyla devam ediyor.

Şöyle bir hayal edin lütfen, bundan 20 belki 40 sene sonra hastanelerden çıkan yüzlerce ambulans; bu janjanlı sanal hayata kendini kaptırmış insanların lateks kıyafetler içindeki cesetlerini bir bir topladıklarını. Sanal aleme öyle bir online olacak ki insanlar, reel hayatı unutup harektsizlikten ölecekler. Gözünüzde canlandı mı?

Halen, insanoğlunun en önemli vazifesi; zengin-fakir demeden vefaat etmiş büyüklerinin meftasını gasilhaneden alıp mezarlıkta defnedilecek yere götürmektir. Bunun bir sonraki neslimize iletilmesi için çocuklarımızı mezarlıklara getirmek, birlikte merhum büyüklerimizin yattığı toprağı temizlemek ve dua etmek gerekir.

Bunları yaparken yanımızda dijital cihazlardan uzak olma şartını unutmayalım. Geride mezarımızı sulayacak, toprağımızı temizleyecek ve en önemlisi duamızı okuyacak nesil bırakmalıyız.

Onlara ölümün hak olduğunu anlatırken; oyunda kaybedince değil, toprağını kaybetmemek için şartını öğretmeliyiz. Acele edelim dostlar, çünkü dijital dünya çocuklarımız her online olduğunda yeni yeni bozuk öğretilerini sunuyor onlara.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.