Ünlü bir köşe yazarı neredeyse hiç izin kullanmadan istikrarla işini yapmış. Dolayısıyla gazetenin mihenk taşı haline gelmiş. Öyle ki, gazeteye ilk gelir ve neredeyse en son çıkarmış. Birçok okur, gazeteyi sadece bu yazarın yazılarını okumak için satın alırmış. Namı değer yazar, yaş ilerleyip zamanı gelince de emekli olmuş. Yıllar sonra köşesine çekilmiş sakin bir hayat yaşarken, genç bir gazeteci röportaj talebinde bulunmuş.
Gelen gençte biraz kendini gören yaşlı kurt, evine buyur etmiş. Genç, bir efsanenin karşısında olmanın heyecanı içinde titreyen sesiyle sormaya başlamış. Sıradan sorular bitip asıl soruya sıra gelmiş.
“Efendim, çalıştığınız süre boyunca neden çok az izin kullandınız?”
“Sorumluluk duygusundan, gazetede çalışan onca insan vardı. Ya gazete satışları düşer, korkusuyla yaşadım. Sonuçta bir çok okur, sadece sizi okumak için gazeteyi satın alıyor. Vazgeçilmez olmanın bazı sorumlulukları olur. Bu sebepten pek izin kullanamadım.”
Biraz düşündükten sonra derin bir nefes alıp konuşmayı sürdürmüş emekli yazar;
“Açıkcası bir de bunun tam tersi; yani ben tatildeyken gazete satışlarında herhangi bir düşüş olmaz sa, korkusuyla da çalışmayı sürdürdüm.” Dedikten sonra gülümsemiş.
Toplum için efsane olmuş, gözümüzde devleşmiş kişilerin tesadüfen oralarda olmadığını anlatan güzel anektod tur okuduğunuz bu olay. Buram buram çok çalışmanın önünde sonunda mutlak başarıyı getireceğini tarif eder?
Özellikle üniversite sınavına hazırlanan gençlerin içinde mesai yapan biri olarak diyebilirim ki, gençler bu çalışma konusunda doğuştan yorgunlar. Not ortalamalarımız her geçen gün düşüyor! Biri ya da birileri bu konuya el atsın diye beklemek yerine, bireysel olarak bir şeyler yapmamız gerekiyor. Cehaletin cüretkarlığı ile sanki haklıymış gibi saldıran soru geliyor: “Ne yapalım yani?” Hele zamanın behrinde bir türkücü; “Urfa’da Oxford vardı da, biz mi okumadık” demişti. Sanki okuma konusunda yanıp tutuşuyor muş gibi? Kahveleri doldurun şekersiz olsun lütfen yanına sade soda açın finale geldik…
Senden atom ve moleküler fizik alanında doktora yapmanı bekleyen yok dostum, sadece okusan ve okuduklarını anlamaya çalışsan kafi…
Hak etmek! Ne iş yapıyorsan yap, yaptığın işin hakkını vermek. Zamanla ustalaşmak ve kendi tarzını meydana çıkartmak ve belki marka olmak. Uzun lafın kısası,
Çalışanlar sözüm; her ne kasisle karşılaşırsan karşılaş, çalışmaktan vazgeçme!
Çalışanlara kasis olanlara sözüm; ateş olsanız çümrünüz kadar yer yakarsınız!
Kalın sağlıcakla …