Seyyanen zam, tüm çalışanların gelirinin eşit miktarda artışın gerçekleşmesi anlamına gelir. Kamu, tamamını ifade eder. Bir ülke için kamu da görevli memur denildiğinde, personellerin tamamı düşünülür. Eğitim ve birikim doğrultusunda farklı farklı statüdeki kadrolar, merdiven usulü silsile yoluyla yukarıdan aşağıya dizilir. Alt üst ilişkisi bu dizilimle ilgili davranış değişikliği sağlar. Genel alışkanlık alt üste karşı konuşmasındaki ses tonuna bile dikkat etmelidir. Genelde hata ve yanlışlık alttaki memurdan beklenir. Oysa ki, üstteki memurun yapacağı zarar çok daha fazla olur. Devlet memurlarının uyması gereken bazı kurallar vardır.
1- Görevin yerine getirmesi ve kamu hizmeti bilinci.
2- Halka hizmet bilinci.
3- Hizmet standartlarına uyma.
4- Amaç misyona bağlılık.
Buna benzer, memurların uyması gereken birçok kural daha vardır. Kamu personel kanununda emin olun, istenirse memurun hayata küsmesini sağlayacak, kısıtlayıcı ve caydırıcı birçok kural bulunmaktadır. Devlet memuriyetinde ve toplumun hemen her türlü sivil kademesinde de uyulması gereken kanunlar ve kurallar bulunur. Ayrıca, personel ve halkı yönetenlerin de alması gereken önemli eğitimler vardır(Ahmet Cevdet Paşa’nın eserleri şiddetle tavsiye ederim). Bu kuralları iyi öğrenmek, bir yöneticinin vazgeçilmezidir. Sürekliliğinin teminatı olan kurallar ve kuralların ne kadar ergonomik olduğu da önemlidir. Tam burada; Osmanlı'da uyulması gereken çarpıcı bir örnek vermek isterim;
Tütün Osmanlılara 17. YY'da girmiş ve kısa bir sürede çok yayılmıştır. 4. Murat zamanında ise tütün kullananlar ölümle cezalandırılırmıştır.
Günümüzde bu kuralı uygulayabilir miyiz? İlk önce ülkeler üstü sigara üreticileri sizi boy boy reklamlara çıkartır ve her ne kadar kocaman ülke de olsan, seni pişman ederler. Peki bu kurallar kamu da görev yapan her seviyedeki memur için de, aynı şekil ve kapsamda uygulanmakta mıdır? Bir amir ve memur her ne sebepten olursa olsun fiziksel darp şeklinde münakaşaya hasıl olduklarında, yani kafa göz birbirine daldıklarında; ilk vuran her zaman daha çok ceza alıyor mudur? Günümüzde idareci, müdür, amir, komutan kurumuna göre her neyse sıfatı; hemen hepsi sıfatına uygun olması lazım gelen adalet ilkesini işletiyor mudur? Adli yollardan hakkını alan memur, aynı amiriyle çalışmayı sürdüğünde mobinge maruz kalıyor mudur? Bu soruları neden soruyorum sizce? Kamunun çalışma hayatının dengesini bozacak önemli noktalar olduğu için. Antidepresan kullanan memurların sayısı her geçen gün arttığı için. Şimdi asıl, kıymeti ifade eden memurun maaşlarına gelelim. Kişinin gelir seviyesi, toplumun içindeki yerini belirleyen değerlerdendir. Sonuçta memurun malesef, eğitim seviyesini ve kıdemini umursayan pek kalmadı. Kelle hesabı yapılmaya başlandı.
Eyyamcılık, adamcılık ve torpil; liyakat ilkesini tuş etmiş durumda. Ancak bu hastalık bugünün problemi değil, ama önemli problemlerinden! Sakın, bu konu benlik değil demeyin. Şapkanızı çıkarıp, önünüze koyup lütfen düşünün.
- Bakara Suresi; 83-177-188-215-220
Türk ceza kanunda bile bu kadar çok madde yoktur! Geçiyorum.
İşi yapanlar ile yönetenler arasındaki gelir farkı mutlaka olmalıdır. Çünkü bir işin yapılmasını yönetmek için işin erbabı olmak gerekir. Fark mutlaka olmalıdır; 1'e 1,5 ya da en fazla 2 kat bordrolarda görünmelidir. Ancak maaş dışı tazminat, harcırah gibi kalemlerde olması gereken, eşitlik ilkesine uyumdur. Mesela “İş zorluğu tazminatı” amir-memur herkese eşit verilmelidir. Yapılan işin zorluğu herkese eşit zorluktadır. Memuriyet esnasında işi Devlet kapısında öğrenmiş olmanın vefasını göstermesi adet haline getirilmelidir. Kocaman bir zincirin halkaları olarak düşündüğümüzde, hermen her halkanın alternetifi düşünülmelidir ki, zincir kopmasın. Toplam gelir makasını açmak, gereksiz ve istenmeyen sonuçlar doğurabilir. Osmanlı sübyan okulunda çarık(ayakkabı) dikmeyi öğrenen yetim, bıyıkları terleyince dışarıda çarığını(cüzdan) doldurmayı hayal etmemeli…
İlaç mümessili olan bir arkadaşım vardı. Şirket müdürüyle Kıbrıs'a 3 aylığına görevlendirildiğinde yaşadıklarını anlatmıştı. Onun ağzından aktarıyorum;
"Evet evet bizim Levent Müdür ile gittik Kıbrıs'a, var ya dostum hava nasıl sıcak? Bir de müdürün yükü yanımda, işten güçten anlamaz. Bildiğin tatile gelmiş. Allah, bir görsen nasıl kubuz; gülsen gülmez, ağlasan ağlamaz. Ulan elinden gelse kendi bavullarını bana taşıtacak. Neyse otele yerleştik, telefona yüzümü güldüren bir mesaj geldi. Şirket "Ada tazminatı" adı altında banka hesabıma para yatırmış. Maaşları hazırlayan muhasebeci arkadaşım, teşekkür mesajı attım. Gelen cevap, can sıkıcıydı. Birlikte geldiğimiz hemen yan odada kalan müdüre 2 kat fazla tazminat yatmış. Sanki, farklı adalara geldik?"
Kimi devlet kurumlarında %30 zam yapılınca, birlikte çalıştığı memurun maaşı kadar zam gören amirlerimiz var. Bu durumun oluşturacağı sosyal bozulmayı, memurun üzerinde olusturacağı ters motivasyonu ve o kurum üzerinde bırakacağı etkiyi yan yana koyup topladığımızda, sonuç kendini gösterir; Birbirinden ayrışmış, zümreler arasında mesafe hasıl olmuş, işin tarifi kadarını yapacak isteksiz, küskün ve mutsuz bir personel kitlesi...
Bakın dostlar, gelir seviyesi sadece alım gücünü ifade etmez. O gruba verilen kıymetin de rakamsal gösterimidir. Seyyanen gelir artışı, içinden geçtiğimiz bu zor günlerin ilacı gibi duruyor.
Kimin ne kadar gelire sahip olacağına karar veren amirler hariç, tüm çalışanlara sağlıklı günler dilerim.