- Unvan: Türk Yazar
- Doğum: İstanbul, Osmanlı İmparatorluğu, 15 Mart 1888
- Ölüm: İstanbul, Türkiye, 18 Temmuz 1965
- Galatasaray Sultanisi'nde ve Hukuk Mektebi'nde okudu. Maliye Nezareti'nde (Hazine ve Maliye Bakanlığı) memur olarak çalıştı.
- II. Meşrutiyet'in ilanından sonra gazetecilik ile uğraşmaya başladı. 1909 yılında girdiği Tercüman-ı Hakikat gazetesinde mütercimlik ve muhabirlik yaptı.
- Fecriâtî topluluğuna katıldı ve "Kirpi" imzasıyla mizah dergisi Kalem'e yazılar yazmaya başladı.
- Yazıları yüzünden 1913'te önce Sinop'a sürüldü. Daha sonra Çorum, Ankara, ve Bilecik'e gönderildi. İstanbul'a dönünce bir süre Robert Kolej'de Türkçe öğretmenliği yaptı. Posta-Telgraf Umum Müdürlüğü'ne atandı. Bu sırada Hürriyet ve İtilaf Fırkası'na üye oldu, Aydede adlı siyasi mizah dergisini çıkarmaya başladı.
- İstiklal Savaşı aleyhine yazdığı yazılardan ötürü vatan hainliğiyle suçlandı, Yüzellilikler listesine alındı. Uzun süre yurt dışında, Beyrut ve Halep'te sürgün yaşadı.
- Mustafa Kemal Atatürk'e yazdığı şiir ve mektuplarla, Yüzellilikler listesindekilerin affedilmesinde önemli rol oynadı.
- 16 senelik sürgün hayatının ardından 1938 yılının Temmuz ayında yurda döndü.
- 1948 yılında, Aydede dergisini tekrar yayımlamaya başladı.
- 18 Temmuz 1965’te İstanbul’da vefat eden Karay, Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedildi.
- Türk Edebiyatındaki Yeri Refik Halid, Türk edebiyatında ilk defa Anadolu'yu tanıtan eserleri ile ismini duyurmuş, yergi ve mizah türündeki yazıları ile de üne kavuşmuştur.
- İnsan nasıl bir varlıktır?
- Emin olunuz, bütün bildiğimiz hayvanların içinde en ihtiyatsız ve en ibret almazı insandır.
- Utanması neyin alametiydi?
- Utandı, demek ki henüz tamamıyla hayasızlaşmamış...
- Kız aşık oldu mu bunu nasıl ifade ederdi?
- Kız aşık oldu mu, oğlanın göreceği bir odada, kuru ekmek, bir limon ve bir kömür parçası koyardı; heyecan içinde beklerdi. Delikanlı bunları görürse anlardı ki... "Tek seninle birleşeyim, evleneyim... Bütün ömrümce kuru ekmek yemeye razıyım!"
- Aşk nedir size göre?
- Aşk, imkansız olan ihtimalleri ulaşılacakmışçasına düşündüren bir akıl dengesizliği galiba!
- Huyunuzdan memnun musunuz?
- Ben huyumdan memnunum azizim, kendime belki hayrım dokunmuyor; lakin etrafımdakilere uğursuzluk getirmiyorum.
- İnsan neye benzer?
- Hülasa insan her şeye benzeyebilir; bazen insana bile!
- Aşk insanı ne yapar?
- Azılı katillerle pervasızca uğraşan bu adam aşkın önünde ne kadar cesaretsiz!
- Katillerle ilgili bir iddianız var Paylaşır mısınız?
- Kim ne derse desin, aksini söylesin, ben şunu iddia ediyorum: İnsanlar arasında katillerin hemen hemen daima bir mevkii mahsusu mümtaz ve müstesna bir mevkii vardır!
- Vatan nasıl daha çok sevilir?
- Vatan gezip görüldükçe daha çok seviliyor...
- Shakespeare ne diyor gelecekle ilgili?
- Ne olduğumuzu bilsek de ne olacağımızı kestiremeyiz.'
- İyi bir insanla karşılaşmak onun hemcinslerine bakışımızda bir değişiklik meydana getirir mi?
- Karımı tanıdıktan sonra yalnız kendisinin değil, onun yüzünden bütün kadın cinsinin kıymeti nazarımda yükseldi.
- Arkadaşının sevgi konusunda nasıl bir yaklaşımı vardı?
- Sevildiğini, sevdiğini anlatamayan, neşesini ve gönül çalkantısını belli edemeyen bir huyu vardı...
- Alışveriş insanı olumsuz etkiler mi?
- Alışveriş zorlu bir iş oldu, her yiğit kârı değil; sinirlerine hükmedemeyenler sakın dükkanlara uğramasınlar...
- Güleryüz önemli midir?
- Doktorun bile güler yüzlüsü hastaya yarı şifa yerine geçer.
- Siz O’na sevginizle ilgili ne söylediniz?
- Ben seni değil, güzelliğin bir vücutta bu derece ahenkle uyuşarak yaşamayı tatlılaştıran sihrini seviyorum.
- Yalnızlığın olumsuz etkisi var mıdır?
- Yalnızlık sevenler kafa yönünden en çok yorulan insanlardır.
- Görünüşler nasıldır?
- Görünüşler aldatıcıdır, kaptanım!
- Sizin zamanınızda kullanılan ilenme deyimi söyler misiniz?
- Sakalın teneşirde sabunlana!
- Kızıl kızıl bişesin de kızıl ataşa düşesin!
- İnsandan vazgeçebilir misiniz?
- İnsanların zehirlediği ruhlar için panzehir yine insanlardır.
- Hayat yürüyüşünüz nasıldır?
- Kendimi bildim bileli hayatıma değer vermedim; daima tehlikeye doğru koşmaktan zevk duydum.
- İki dünya arasında nasıl bir fark var?
- Medeni âlemin değer vermediği şeyleri kavminiz mukaddes sayıyor.
- Anne nasıl akla geliyor?
- Korkulu, tehlikeli bir durumda akla ana geliyor; kaç yaşında olursanız olunuz...
- İlerlemenin ölçüsü nedir?
- Beşeriyetin ne kadar ilerlediğini anlamak için halkın tramvaylara nasıl binip indiklerini görmek kâfidir...
- Keklik dinlemeyenler neyi kaçırmışlar demektir?
- Akşamüstleri kırlarda keklik sesi dinlemeyenler doğaya yakışan en hoşnameyi duymamışlar demektir.
- Yakup Bey ile Maruf Bey arasında gerçekleşen değişim konusundaki diyaloğu paylaşır mısınız?
- YAKUP BEY: Değişen sade ben miyim? Her şey değişti. Hükümet, millet, memleket, âdet, sanat...
- MARUF BEY (Devam eder) Kıyafet, zarafet, sohbet...
- YAKUP BEY- Terbiye, lisan...
- Aşka bakışınız nasıldır?
- Aşkın en talihsizi bile aşksız yaşamaya kıyasla saadet sayılır.
- Dünyanın nesi arttı?
- Dünyanın kötülüğü arttı.
- Büyük bir macera nasıl başlar?
- Büyük bir macera bazen hiç beklenmedik yerde ve umulmadık zamanda başlar..
- İnsanlarda nasıl bir karakter vardır?
- İnsanlar yalnız kendi saadetlerini iyice duymak için yalnız başkalarının felaketlerini arar.
- İyi adam kadınlar için ne anlam ifade eder?
- İyi adam, kadın için sevilecek, uğrunda özveride bulunulacak bir tip değildir; ancak mutlu olmadıkları zaman dert dökülecek bir arkadaştır.
- Bazı kadınlar merhametli olmalarının cezasını mı çekerler?
- Bu kadınlar sevdiler veya sevdiklerini zannettiler mi çok defa merhametli oluşlarından dolayı, yufka yürekliliklerinin belâsına uğrarlardı.
- İnsan gurbette yapamadıklarını yapmış gibi mi anlatır?
- İnsan kendi memleketinden uzaklaşıp da böyle başka ırkların yerleştiği ayrı isimli yerlere gitti mi bilmediği, görmediği şaşılacak olaylarla karşılaşmak, birtakım serüvenler geçirmek ister. Çoğu kez, bunları yapamadığı içindir ki seyahatinden abartıcı, hatta yalancı olarak döner. Bire bin katmak, habbeyi kubbe yapmak, fili yılana yutturmak...
- Elemin faydası var mıdır?
- Elem dehayı doğurur. Istıraptaki lezzeti duyabilenler harikalar yaratmışlardır. Acı ruha işledikçe, zeka filiz verir ve kök salar.
- Artık ne ayıp sayılıyor?
- Basit, sade hayatı sevmek ayıp sayılıyor.
- Ağaçla ahlak arasında bir alaka var mı?
- Ağaca aşırı muhabbet beslenen diyarlarda ahlak güzelliği de gelişiyor, şahidiyiz.
- İnsanlar ne nispette mesuttur?
- İnsan maziyi hatırlamak lüzumunu duymadığı nispette mesuttur.
- Nörasteni hastaları kime musallat olurlar?
- Nörasteni hastaları en sevdikleri, ihtiyaç duydukları, yardımını gördükleri insanlara musallat olurlar; onlara azap çektirmekten zevk alırlar.
- Ölüme bakışımız nasıldır?
- Bereket ki hepimize ölüm, en yaklaştığı zaman bile uzak görünür.
- Aşk neye denir?
- Aklın bulduğuna değil, kalbin duyduğuna aşk denir
- En büyük teselli nedir?
- En büyük teselli aldanmak değildir, sevildiğini bilmektir.
- Neden inatçıydı?
- Onuruna çok düşkündü, bu sebepten de inatçıydı.
- Aşk nedir?
- Aşk insanlarda bulunan hassaların en yükseğidir.
- Hayatta yapılan yanlışlardan biri de nedir?
- Hayata surat asmak...
- Seven sevdiğini nasıl görür?
- Seven gönül sevdiğinde kusur ve günah kabul etmez; sevgili daima güvene değer.
- Bazı insanların sözleriyle düşünceleri farklı mıdır?
- “Ölümden korkmam" diyen bir adam öleceğine, nedense, en az ihtimal veren bir adamdır.
- Kokular hakkında ne söylersiniz?
- Fikrimce güzel kokuların yalnız kokusu değil rengi de vardır; parfön şişelerinden ve onları sürünmüş tenlerden rayiha ile beraber renk de dağılır. Ben kokuların renklerini de koklarım.
- Neye susadınız?
- Kitaplara öyle susadım ki...
- Tek taraflı aşk nasıl bir şeydir?
- Sen sadece sevilmeyi seviyorsun. Tek taraflı aşk, tek kürekli kayık gibidir; bulunduğun yerde dönüp durursun, engine açılamazsın.
- Kızların talihleri güzelliklerine göre mi oluyor?
- Bazı kusursuz güzeller vardır ki, talihsiz olduklarından, bütün ömürlerince yüzleri gülmez; nasipleri yoksulluk ve ihmaldir; daha az layıkları ikbale, refaha ererler; dağ iken bağ, cadı iken cadde veya peri olurlar; kapı eşiğinde sürünürken baş köşede yer bulurlar; umulmadık bir saadet güneşi başlarına doğar, altlarındaki katı ot minder yumuşacık kuştüyü ile dolar.
- Sinema sektörü kaliteyi mi dikkate alıyor?
- Esef olunur ki sinemacılık ekseriya en bayağı kafaların, en sanatsız dimağların ortaya koydukları murdar eserlere aguş açıyor.
- Sizin zamanınızda sinemalarla ilgili durum nasıldı?
- Sinemalara gösterilen müsamaha, göz çıkaran zararı karşısındaki kayıtsızlığımız hayret edilecek bir iradesizlik, izansızlıktır."
- Bazıları nasıldır?
- Kırk yıl kötü, bir gün tövbekâr...
- Yaş ilerledikçe ne olur?
- Yaş ilerledikçe insan çocukluğunu daha sık hatırlıyor ve daha tatlı, daha keyifli düşünüyor.
- Felek kime yar olmuyor?
- Borçlarına sadık, dostlarına vefakâr, ahlaklı adamlara felek yar olmuyor!
- Evlenmek nedir?
- Evlenmek? Her gün bir avuç su içmek için kendini kuyuya atmak olsa gerektir.
- Nasıl sevdiniz?
- Neden? Ne bileyim, işte öyle, farkında olmayarak sevivermişim, böyle mukaddermiş de ondan!
- Durum nasıl?
- Yol uzundur, sefer güçtür…
- Hayat bazen nasıldır?
- İnsanların hayatı bazen 'netice' zannedildiği yerde tekrar başlar ve başlayacak görünen yerde birden kesilir.
- İnsanlar neyi ayırt edememişlerdir?
- İnsanlar inanılacakla inanılmayacağı hiçbir devirde ayırt edememişlerdir.
- Son olarak manevi yükselişle ilgili ne söylersiniz?
- Göğe ve manevi dünyaya ancak Türk minaresinden yükselmek mümkündür, denilebilir.