- Nurettin Topçu, 1909 yılında İstanbul’da doğdu. Asıl adı Osman Nuri Topçu’dur.
- Nurettin Topçu, daha iyi bir eğitim alabilmek için Avrupa’da tahsil görmek gerektiğinin farkında olarak liseyi bitirdikten sonra kendi imkanlarıyla Milli Eğitim Bakanlığı’nın açmış olduğu Avrupa imtihanlarına girmiş ve kazanmıştır.
- Fransa’nın Türkiye’deki liselerin denkliğini kabul etmemesinden dolayı Topçu buradaki eğitimine Paris’teki Bordeaux Lisesi’nde başlamıştır.
- İki sene sonra Strazbourg’a giden (1930) Topçu, burada üniversite tahsiline başlamış; psikoloji ve güzel sanatlar, genel felsefe ve mantık, çağdaş sanat tarihi, sosyoloji ve ahlak, ilk zaman sanat ve arkeolojisi dersleri almıştır.
- Strazbourg’da tamamladığı doktorasını 1934 yılında Sorbonne Ünivesitesi’nde vermiştir.
- Sorbonne Üniversitesi’nde okuyan ilk Türk öğrenci olmuştur.
- Çalışması Sorbone Üniversitesi Felsefe Jürisi tarafından yılın en başarılı doktora tezi seçilir. Üniversitenin geleneklerine göre birinci olan öğrenciler mutlaka ödüllendirilir. Bunun üzerine yetkili Profesör, Nurettin Topçu’nun yanına gelerek durumu anlatır ve ödül olarak neyi istediğini sorar:
- Efendim, bir altın saat mi? Amerika veya Kuzey Avrupa’ya bir mavi yolculuk mu?
- Hangisini tercih edecekseniz onu alacaksınız veya o ülkeye ziyarete gideceksiniz!
- Nurettin Topçu, kararlı ve gayet kendinden emin bir şekilde bu soruya şöyle cevap verir:
- Hiçbiri değil!
- O zaman ne istiyorsunuz?
- Sorbonne Üniversitesi’nin giriş ve çıkış kulelerinde yirmi dört saat ay-yıldızlı Türk bayrağının dalgalanmasını istiyorum!
- Derhal bu isteğiniz yerine getirilecektir!
Nurettin Topçu kendine yapılan teklife verdiği cevabı duyan herkes hayret ve hayranlık içinde kalmıştır. Vatan ve bayrak sevgisinin gurbet illerde okuyan bir öğrencinin yüreğinde böylesine yüceldiği az görülmüştür. Ayrıca bu olay, onun düşünce yapısını, vatan ve millet sevgisi ile hayat felsefesini yansıtan önemli bir ayrıntıdır.
- Başlıca Eserleri
- Yarınki Türkiye,
- İslam ve İnsan,
- Ahlak Nizamı,
- İradenin Davası,
- Mehmet Akif,
- Felsefe,
- Büyük Fetih,
- Devlet ve Demokrasi, Sosyoloji
- Hangi kuvvet millete karşı olamaz?
- Milletin bağrından çıkan hiçbir kuvvet millete karşı olamaz.
- Nasıl yaşıyoruz?
- Duyduğumuzu vehmederek yaşıyoruz, duygusuzluğumuzun farkında değiliz.
- Ahlaklı olmak nasıl yaşamaktır?
- Ahlâklı olmak insan gibi yaşamaktır.
- Yeryüzünün gerçek fatihleri kimlerdir?
- Yeryüzünün gerçek fatihleri kalpleri kazananlardır.
- Hangi hakimin hükmünde hata aranmaz?
- Üç hakimin hükmünde hata aranmaz: Kalbin, kaderin, ölümün.
- Sevmeyenler kimlerdir?
- Sevmeyenler, yaşamayanlardır. Onlar ölü ruhlardır…
- Hangi ülkede insanlar mesut ve faziletlidir?
- Muallime değer verildiği, muallimin hürmet gördüğü ülkede insanlar mesut ve faziletlidir.
- Anadolu'nun beklenen kurtarıcısı kimlerdir?
- Anadolu'nun beklenen kurtarıcısı silahsız, servetsiz, hem de partisiz ve garazsız, yalnız faziletle ilmin havarisi olacak öğretmenlerdir. Öğretmenine teslim olmayan millet, esir millettir.
- Zaman nasıl bir ameledir?
- Zaman bütün fikirleri ve görüşleri durmadan işleyen pek sabırlı bir ameledir.
- Din nedir?
- Din hakikattir; zira kalbin en büyük eseridir. Hakikate iman ile varılır; iman kalbe uymaktır. Kalbin yollarında aşk ile dolaşılır. Kalbin yemişi aşktır. Aşk, Allah'a hulûsun ifadesidir.
- Affetmek ve affedilmek nedir?
- Affetmek, akılların üstünde sultan olan kalbin hareketi olduğu gibi affedilmek de insanın bizzat kendi kalbinde inkılâp yapmasıyla kendisine sunulan zafer hediyesidir.
- Muallimlik nedir?
- Muallimlik sevgi işidir, ruh sevgisidir.
- Mektepleri açma yeterli oldu mu?
- Mektepler açıldı ama; ilim sevgisi aşılanmadı.
- Kalpsizlikle elde edilen kazanç nasıldır?
- Kalpsizlikle elde edilen kazanç, kayıpların telafi edilmez olanıdır...
- İlkönce neyi öğrenelim?
- Bırak tahsili evladım, sen ilkin bir haya öğren!
- Devlet adalet konusunda ne yapmalı?
- Devlet, adaleti sadece hâkim kılmakla kalmamalı, onu bilhassa öğretmelidir de.
- Hangi insanlar affedici olabiliyor?
- Affın asıl sahibi Allah'tır. İnsan da Allah sevgisiyle affediyor ve ancak Allah sevgisine sahip olanlar affetmesini biliyorlar.
- Saygı hakkında neler söylersiniz?
- Saygıyı duyan insanın asıl kendi ruhunda büyüklük yaşanmaktadır. Saygısı ne kadar çok ise insan o kadar büyüktür. Büyük ruhlar, büyük saygıların barındığı yerdir.
- Zafer hakkında neler söylersiniz?
- Zaferin yolu gönüllerdir, sonsuzluğa götürücü gönüller. Bir gönül, binlerce kılıcın fethedemeyeceği bir millet kalbini fetheder. Asıl zafer onundur. Sokrat zindanda, Hallac darağacında muzaffer oldular.
- Hak çiğnenince ne olur?
- Hakkın çiğnendiğine inanılan yerde ne ahlak kalır ne de insanlık.
- İnsan nerede kendini tanır?
- Üç yerde insan kendini tanır: Tövbede, zalimin kahrı altında, son nefesinde.
- Saadetin sırrı nedir?
- Üç şey saadetin sırrıdır:
- Tevazu,
- kanaat
- ölümün eşiğinde sık sık dinlenme zevki.
- Huzurun sebebi nerede mevcuttur?
- Huzurun sebebi, Hakikat'in (Allah'ın) bilgisinde mevcuttur...
- Muallim ne sanatkarıdır?
- Muallim, ruhlar sanatkârıdır.
- Neden korkmayalım?
- Kaybetmekten korkmayın! bırakın gitmek isteyen koşsun...
- En çok utanmasını bilen kimdir?
- En çok utanmasını bilen, kendi ruhuna en fazla saygı duyan insandır.
- Karakter nedir?
- Karakter ferdin ve ırkın cevheridir.
- İnsan nedir?
- İnsan merhamettir. Merhametin olmadığı yerde insan yoktur.
- İnsan hangi yerlerde Allah’ın sohbetindedir?
- Üç yerde insan Allah sohbetindedir:
- Kalabalıktan incinmiyen yalnızlıkta,
- bir ümidsizin yüzünü ümidle güldürdüğü yerde,
- zalimin zulmü kendinden şükür taşırdığı anda.
- Her harekette vücudun tavrı nasıl olur?
- En küçük gayreti gerektiren bir harekette bile, vücudun bütün kuvvetleri birleşir..
- Hayatın manası nerede hakkıyla anlaşılır?
- Hayatın mânası üç yerde hakkıyla anlaşılır:
- Aşk ile birleşen ümidde,
- vecd ile yapılan ibadette,
- yeri yurdu unutturan seyahatte.
- Kimler bahtiyardır?
- Ağlayabilenler ne bahtiyardır! Onlar asla bedbin değildirler. Felaket her zaman zannedildiği gibi fena değildir... Çünkü ona ümitler ve vehimler kalıyor.
- Kimler işe yaramayanlardır?
- Pek çok şeyleri bilmekle övünen hafıza hamalları ,hayatta hiçbir işe yaramayanlardır...
- Gençlere ne aşılanıyor?
- Hayata henüz atılacak gence, eski devrin "adam olma" ideali yerine "zengin olma" ihtirası aşılanıyor.
- Bu dünya bize vatan olacak mı?
- Kalpsizlerin cenneti olan bu dünya, bize vatan olmayacak.
- Kimler zalimdir?
- Gerçekte hepimizin etrafı halka halka zalimlerle çevrilmiş bulunuyor. Sade Neron zalim değil, baba mirasının bütününü eline geçirmek için tuzak kuran kardeş de zalimdir. Yalnız devlet zalim değil, hayatı karartan kadın da zalimdir. İsa Peygamber'e ihanet edip Romalılara bildiren Yehuda kadar, belki ondan fazla günahsız gönülleri hergün zehirleyen yayınlar, gazeteler ve radyolarla televizyonlar da zalimdir.
- Ailelerimiz ne durumdadır?
- Aile kendi çatısı altında daha dağılmadan çürütüldü. Ana-babalar, çocuklarının ahlâkına istikamet vermek şöyle dursun, onların heveslerinin hizmetindedirler.. Evlâdının iç hayatını yoğurmak için en ufak emeği esirgeyen, sâde onların ceplerine dolacak madde saadetlerini emel edinen aileler, kendi yavrularının katili olduklarını bilmediler.
- Fert kendi hürriyetini nasıl gerçekleştirebilir?
- Fert, kendisine ancak kendi ölçüsünde genişleyen bir sorumluluk yarattıkça hürriyetini gerçekleştirebilir.
- Dünya nasıl cennet olur?
- Dünya üç şeyle Cennet olur:
- Elden, dilden ve gönülden vermekle,
- Allah kullarını ta'n etmeyip affetmekle,
- zalime zulmetmeyip hidayet yolunu göstermekle.
- İlerlemek nasıl mümkün olur?
- İlerlemek imanla kabil oluyor. Yoksa esirliğe düşeriz; kainatın, gayrın ve insiyakların esiri oluruz. Kainatın ve nefsin engelleri insanların zincirleri önünde beden teneffüs ederken ruh her an ölüyor, insan kendi hareketleri içinde ölüyor. Durmak, hareketin ölümüdür. Hayat devam ederken hareketin ölümü ruhu iskelet haline koyuyor.
- Cehennem nerededir ve ondan nasıl kurtulabiliriz?
- Cehennem içlerimizdedir ve ondan ancak kendi hareketlerimizle kurtulmak kabildir. Ruhların samimiliğini aramayanlar bu cehennemden çıkmanın ne olduğunu bilmiyorlar. Güneşi tanımayanın güneşe iştiyakı olmayacağı gibi ruhun selametini aramayanlar içlerindeki cehennem içinde yaşadıklarını bilmeyecekler.
- Dostluk nerede barınır?
- Dostluk yalnız samimi ruhlarda barınır.
- Hangi çocuk gerçek vatandaş olamayacaktır?
- Tarih şuuru eksik bırakılarak yetiştirilen çocuk gerçek vatandaş olamayacaktır.
- Kur’an neyin kitabıdır?
- Kur’an, affın en büyük kitabıdır. Yeryüzü, her tarafına affın ekildiği bahçe ise insan kalbi ona affın iksirini serpen ilahî emanettir. Günahlarımızdan affedilerek insanlaşıyoruz, ölümle ebedî affın sırrına ereceğiz.
- Paranın olduğu yerde kim vardır?
- Paranın olduğu yerde Yahudi mutlaka vardır.
- Aşk yolunda nasıl ilerlenir?
- Aşk yolunda yürüyerek değil, uçarak ilerlenir.
- İnsan nerede kendini tanır?
- Üç yerde insan kendini tanır:
- Tövbede,
- zalimin kahrı altında,
- son nefesinde.
- Din eğitimi nedir?
- Din eğitimi her şeyden önce bir kalp eğitimidir.
- Edebiyat nedir?
- Bir cemiyetin hayatını en güzel anlatan edebiyatıdır.
- Talebelik ne hale dönüştü?
- Bugün talebelik artık ilim yolculuğu değil, diploma avcılığıdır.
- Fikirlerimizin doğruluğu hususunda kullandığımız ölçünün darlığı, nasıl bir sonuç doğurur?
- Fikirlerimizin doğruluğu hususunda kullandığımız ölçünün darlığı, görüşümüzün darlığını doğurur. Ölçünün genişliği nispetinde hakikate yaklaşıyoruz. Hayati menfaat ve iştihalarımız, fert olan varlığımızın dar sınırları içerisinde kaldığından daima hakikatten uzaklaştırır. Bizi başkalarına doğru götüren duygular, ferdiyetimizden sıyırarak daha geniş ufuklara götürdüklerinden hakikate o nispette yaklaştırıcıdırlar. Kullandığımız hakikat ölçüsü genişledikçe hakikate o kadar yaklaşırız.
- Affetmek sizin için neden çok önemlidir?
- Varlığın sonsuz zevkini tatmak isteyenler, gönül bahçesinin güllerinden af kokuları çıkaranlardır. Affetmeyen varlık, kendinde helâk oluyor. Affetmek iradesini elde edemeyen mefluç ruh, ruhları kurtaramıyor. Gerçek zafer, gerçek saadet, sana zulmedenleri, seni affetmeyenleri bile affedebilmektir.
- Gaye nedir?
- Gaye "bedenen acı çekmemek ve ruhen sarsılmamış olmaktır... Biz her şeyi acı çekmemek ve ruhî sükûnu bozmamak gayesiyle yapmaktayız".
- Kaç musibet bizi esir gibi sürüyor?
- Üç musibet bizi esir gibi sürüyor:
- İşsizlik,
- merhametsizlik,
- iradesizlik veya iktidarsızlık.
- Üçünün de elele verip çiğnediği aynı kutsal kavramdır: Hak. Her tarafta haksızlık görerek şikayet eden hak sahipleri bilsinler ki, her taraftan bize saldıran zulmün sebebi kendimizdedir: Her yerde işsizlik ve işsiz yaşamanın sırrı aranıyor; her yürekten merhametsizlik taşıyor; bütün hayat kuvvetlerimiz iradesizliğin kurbanıdır. Dilenci iş yapmak istemez, profesör klinikte çalışmak istemez, emekçinin sırtından milyonlar kazanan, işsizliği kutsallaştırır; bunlar gönüllü işsizlerdir.
- Din görevlileri ile ilgili neler söylersiniz?
- Allah kelamını ruhlarına kuvvet kaynağı değil de seslerine sermaye yapan hoca, hafız ve mevlithan zümresini İslam dünyasının sahipleri olarak düşünmenin bile bir felaket olduğu devrimizde kırkbin köyün ruhunu bu ellere teslim etmenin mesuliyetini hep omuzlarımızda taşıyoruz. Totem ayinlerine tempo tutan amincilik futbol maçları ile yarışmaya çalışırken, okullarda okutulan din dersleri elbette jimnastik dersi kadar değer kazanamayacaktır.
- Din size göre nedir?
- Din, mecburi inançlardır.
- Sevgi ve hiddet nedir?
- Sevgi ve merhamet insanlığın, hiddet ve şehvetse hayvanlığın vasıflarıdır.
- Son olarak fazilet nedir?
- Fazilet, dünyaya günahsız gelip, buradan günahsız gitmek değil, günahlardan temizlenmesini bilmektir.
- Bu güzel söyleşi için teşekkür ediyor rahmet diliyorum.
- NOT: Bu muhayyel söyleşi yazarın eserlerinden alınan cümlelere sorular üretilerek kurgulanmıştır.