Kitap zekayı kibarlaştırır

Ahmet Bülbül

“Kitap zekayı kibarlaştırır” sözü Cemil Meriç’in (12 Aralık 1916 Reyhanlı -13 Haziran 1987 İstanbul)

Anadolu’nun yüzakı evlatlarından. Ömrünü okumaya adamış. Bu uğurda gözlerini kaybetmiş bir fikir işçisi.

1954 yılında gözlerini kaybetmesine rağmen Kızı Ümit Meriç’in okumasıyla vefatına kadar öğrenmeye devam etmiştir. Bu da eşine az rastlanır bir azimdir.

Cemil Meriç’in hayatının merkezinde kitap vardır, okumak vardır, tecessüs vardır.

Bu yazımızda Cemil Meriç’i sözleriyle misafir edeceğiz ve rahmetle anacağız.

Kitap demek O’nun için sığınak demekti, hayat demekti. “Kitap bir limandı benim için. Kitaplarda yaşadım. Ve kitaptaki insanları sokaktakilerden daha çok sevdim.”

O’na göre kitaplar da insanlar gibiydi ve şöyle diyecekti: “Kitapların da insanlar gibi karanlık veya parlak, bahtiyar veya meşum bir alınyazıları vardır.”

Bizim için esas tehlikenin ne olduğunu 4 kelime ile özetlemişti: “Kitaptan değil kitapsızlıktan korkmalıyız.”

Üstad insankların kitap almaya para ayırmamaları konusundaki hayretini de bizimle paylaşıyor ve diyor ki: “En güzel kitap bir kalkan balığı fiyatına. Alan nerede? Umumi kütüphaneler resmî ziyafetler kadar pahalıya mal olsa idi hükümetimizin daha çok iltifatına mazhar olurdu şüphesiz. Kitaplar bileziklerin onda biri kadar etse beyefendilerimizle hanımefendilerimiz arada bir okumak hevesine kapılırdı belki.”

İnsanların ölmediği tek yer kütüphanelerdir ve bir dünyanın her tarafından kaliteli insanlar beraberdir. Üstad der ki: “Kütüphane, bütün çağların, bütün ülkelerin ölümsüzleri ile dolu.”

Kitaba değer veren nedir? Çok satılması mı? Best seller olması mı? Hayır: “Kitabın tek değeri okunmasındadır. Bir değil birçok defalar okunmasında, çizilmesinde, tanınmasında.”

Cemil Meriç’e hayatını özetler misin? Desek: Hayatımı iki kelime hülâsa eder: Öğrenmek ve öğretmek...” der.

Yaşadığı dönemde insanlardan muzdarip olduğundan: “İnsanlar kötüydü, kitaplara sığındım...” demek zorunda kalmıştır.

Cemil Meriç için: Kitap, kâinata açılan kapıdır.”

Dünyadaki yerini şöyle konumlandırır: “Benim yerim kütüphane. Ben ışık arayan, aydınlanmak ve aydınlatmak isteyen bir insanım.”

Öyle ki: “Seçiş hürriyetimizin hudutsuz olduğu tek dünya: kitaplar dünyası.”

Kitapları niçin okuruz? “Birçok kitapları, okumuş olmak, hatta okumuş görünmek için okuyoruz. Birçoklarını da çevremizden kaçmak için.”

Şunu da hatırlayacağız daima: “Aklına geleni yazmak yazı yazmak değildir.”

“Birçokları kitabı ucuz olduğu için almaz.” Ama “İnsanlar yalnızca ekmekle yaşamaz, ruhun da gıdaya ihtiyacı var.”

“Kitap hayattır” deyip her türlü engele rağmen “Okumaya devam” diyoruz Üstad gibi

“Oku” diye emreden Kitab’ın emrine uyarak...

Muhabbetlerimle

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.