Brown Üniversitesi’nde edebiyat ve tarih okuyan Kass Morgan, Oxford Üniversitesi’nde 19. yüzyıl edebiyatı alanında yüksek lisans yaptı.
New York’un Brooklyn semtinde yaşayan Morgan, halen editör olarak çalışmaya devam ediyor.
The 100, yazarın gençler için yazdığı ilk kitabıdır.
Neyin bedeli vardır?
Her kurtuluşun bir bedeli vardır
Bende nasıl bir hal görüyorsun?
Sanki hiç sormayı bile düşünmediğin soruların cevaplarını biliyormuşsun gibi.
Neyi unutmayayım?
Dünyalılara güvenemezsin bunu unutma.
Bir fasit dairenin içinde miyiz? Çıkış yolu var mı?
Aynı hataları yapmaya devam mı edeceğiz? Farklı bir şeyler yapma şansımız var. Daha iyisini becerebiliriz."
Barış ne yapılmadan sağlanamaz?
Unutmayın, barışçıl bir diyalog kurulmadan barış sağlanamaz.
Gerçekten yaşamak için ne gerek?
Gerçekten yaşamak için zekadan fazlası gerek.
Anıların yerini değiştirebilirmiydik?
Üzücü anıların yerine mutlu anıları koyamazdınız.
Zor durumdayken ne güzeldir?
İnsanın başı sıkışınca yardım isteyeceği birilerini tanıması güzeldir herhalde.
Gezegende ne olmuştu?
Gezegen yine vahşi, evcilleşmemiş zamanlarına geri dönmüştü.
İnsanı ne iyi hissettiriyor?
Özveride bulunmak iyi hissettiriyor, öyle değil mi?
Şartlar değişince düşünceler de değişir mi?
Önceden olsa bana hayatta inanmazdı ama şimdi ikimiz de her şeye inanırız.
Herkes öğrenebilir mi?
Hatta normalde hiç bir işe yaramayan Graham bile mızrak yapmayı öğrenmişti. Eğer Graham yapabiliyorsa bu çaresiz aptallar da yapabilirdi.
Sözcükler her zaman yeterli olur mu?
Biliyorum. Ben de çok insan kaybettim. Sözcüklerin bir şeyi değiştirmeyeceğini biliyorum.
Şimdi neyin zamanıydı?
Belki şimdi uğraşmaktan vazgeçmenin zamanı değildi. Belki şimdi, yaptığı hataları kabullenip yola devam etmenin, onlardan bir şeyler öğrenmenin zamanıydı.
Dünya hakkındaki düşüncesi ne oldu?
Dünya’yı böyle düşünmemişti. Uğrunda ölmeye değecek bir yer değildi burası.
Hangi konuda özür dilemeyelim?
İnsanların en iyi yanını gördüğün için asla özür dileme,
O zaman bize ne düşer?
Öyleyse, eskilerinin yerine mutlu anıları koymak bize düşer.
Bizim hangi özelliğimiz sınırlı değildir?
Başkalarına duyduğumuz bağlılık, coğrafi konumla ya da mekanla sınırlı değildir.
Bir lütuftan bahseder misiniz?
Güneşin bir gün daha doğması gerçekten bir lütuf.
Bazı insanlar belaya bulaşmaya daha mı yatkın?
Hatanın tümüyle senden kaynaklandığını düşünmesem de belaya bulaşmak konusunda özel bir yeteneğin var anlaşılan.
Kalp acısı nasıl bir şeydi?
Kalp acısı böyle bir şeydi. Hiçbir zaman silemezdiniz. Hep beraberinizde taşırdınız.
Hayatla ilgili neyi biliyordu?
Hayatlarına devam etmenin tek yolunun bir şeylerle uğraşmaktan geçtiğini de biliyordu.
Kıyafet niçin gerekirdi?
Kıyafetin insan bedenini geliştirmesi, buz gibi yağmurdan, sıvı lavlardan ve et yiyen bakterilerden koruması gerekirdi. Yürümeyi bile zorlaştıran bir şey neden giyilirdi ki?
Her şey her zaman yolunda gider mi?
Ne kadar çalışırsan çalış, şans yüzüne ne kadar gülerse gülsün, bir şeyler mutlaka sarpa sarardı.
Geçmişin üzerimizdeki etkisi nasıldır?
Geçmişimiz bizi şekillendirebilir ama tanımlamaz. Seçim yapma şansımız var.
Her zaman her şey kolayca yapılabilir mi?
Eh bazen hayat kurtarmak zaman alır.
Bu hayat insanlara neyi vaad ediyordu?
Bu hayat insanlara, arkadaş edinmeyi, aşık olmayı, kalp kırıklığı yaşamayı vadediyordu.
Her şeyi geride bırakmak ne zaman daha kolaydır?
Umursanacak kimsen olmayınca her şeyi ardında bırakmak daha kolaydı..
Son olarak istekler ne kadar önemlidir?
İstekler başkalarının ihtiyaçlarından önemli değildir.
Bu güzel söyleşi için teşekkür ederim
NOT: Bu muhayyel söyleşi yazarın kitaplarındaki cümlelerine sorular üretilerek kurgulanmıştır.