X, Y ve son olarak Z kuşağı… Neye göre kime göre ayrıldı bu kuşaklar. Öyle bir ayrım yapılıyorsa neden alfabenin son harfleriyle yapıyoruz ki? bizden sonrakilere bir şey bırakmadığımızın farkında mıyız acaba ? Neyse konumuz o değil şimdi.
Z kuşağı denilen(!) bu nesil teknolojiye kendi çapında entegre bir hayat sürüyor. İyisiyle kötüsüyle bu çark dönüyor. Ancak z kuşağı dediğimiz bu nesli yetiştirenlerin konumunu tartışmamız gerekiyor sanırım. Z kuşağı yaftasını dillerinden düşüremeyenlerin bu çabası sorgulanmamaları için dikkat dağıtmak olarak da algılanabilir. Zira yetiştirici unsuru kimse hatırlamasın diye hedefte hep bir z kuşağı esprisi var. Ancak burada hatırlamamız gereken şey, teknolojinin z kuşağına olan mesafesi ile bizim z kuşağına olan mesafemizin ölçülebilirliği. Kendimizi dinlendirmek yahut kendimizi bir çocuk sessinden azade etmek için kuşağı teknolojinin vicdanına emanet ettiğimizin farkında mıyız? kendimizden uzaklaştırıp teknolojinin masum içeriklerine terk ettiğimiz çocuklar…
Çocukların makinalara emanet edildiği, ürün seçiminin bir tuşla bebeklere bırakıldığı neslin yetiştiricisi olmaktan herkes uzaklaşabilir. Zira z kuşağı ifadesinin ardında “bizden değiller” imasını çıkarmamak pek mümkün görünmüyor. Dolayısıyla buradaki yakıştırma bir tür uzaklaşma hem de ihmal edilen neslin aidiyetini reddetme sorunudur.
Charlie Chaplin’nin akılsız makinaya maruz kalan karakterleri gibi bir nesil yetiştirdiğimizin farkında olmamız gerekiyor. Makinanın karaktere ilgili ilgisiz her yemeği vermesi günümüz ekran teknolojisinde de bir karşılığı vardır elbette. Zira makine karşısındakine karşı duyarsız ve sadece onun tuş hareketleriyle ilgileniyor. Fakat öte tarafta ekrana mahkûm bireyin duyarsızlaşmasına, ahlaken yozlaşmasına, dikkat bozukluğuna, beğenilme arzusuna sebep olmaktadır. Şahit olduğum kadarıyla ekrana mahkûm olanlar çevresindeki bireyleri yok saymaktadır. Toplu taşımada gençlerimizin ekran dünyasına dalıp yüksek sesle içerikleri dinlemesi/izlemesi bizlerin gençlerle izledikleri içeriklerin arasındaki konumumuzu sorgulatmaya sevk etmesi gerekmektedir.
Hasılı, bir kuşağı isimlendirmek suretiyle onlardan uzaklaşmak yerine bu neslin gönül dünyasında yer tutmaya çabalamamız geleceğimizi kurtaracaktır. İnsanın insana emanet olduğu bir yerde çocukları makinelere emanet etmek gelecek açısından iç açıcı görünmemektedir.