Konya'nın merkezinde Habeşistan imzalı çeşme! Kurtarılmayı bekliyor!

Siyaset Bilimci ve Araştırmacı Yazar Ömer Tokgöz Konya Bakış gazetesine 12. Osmanlı Padişahı III. Murat zamanında yaptırılan Mehmet Ağa çeşmesi hakkında açıklamalar yaptı.

Siyaset Bilimci ve Araştırmacı Yazar Ömer Tokgöz Konya Bakış gazetesine 12. Osmanlı Padişahı III. Murat zamanında yaptırılan Mehmet Ağa çeşmesi hakkında açıklamalar yaptı. Bu çeşme 1590 yılında Babüssaade Ağası Mehmet Ağa tarafından yaptırılmıştır. Babüssaade Ağalığı ya da Kızlar Ağası denilen görev üst düzey bir yöneticiliktir. Osmanlı devlet teşkilatı içinde Padişah ve Sadrıazamdan sonra gelen 3.yetkili kişidir.

Dört asırlık tarihi çeşmenin Piri Mehmet Paşa camisi, mutfağı ve Mevlevi dervişlerine tahsis edilmiş misafirhanesi ile bir bütünlük içinde hizmet vermek üzere yapıldığını belirtti. Ancak 19.yüzyılın sonundan itibaren misafirhane ile caminin arasındaki bölüm trafiğe açılarak sokak açılması sonucunda çeşme bir iki kez yer değiştirmiştir. Tarihi çeşme daha önce zaviyeye yani misafirhaneye yakın iken yerinden kaldırılmıştır. Şu anda bir iş hanının altında payanda çeşme olarak konuşlandırılmıştır. Tarihi çeşme iş hanının altında adeta var ile yok arasında olup, çeşmenin varlığı sezilmemektedir dedi.

Çeşmeler semtlere ismini vermiştir ya da onlarsız mahalle tarif edilemez. Konya’da Şirin Hanım, Vali Ferit Paşa çeşmesi, Araplar çeşmesi, Ak çeşme, Sedirler çeşmesi, Sille Takavit çeşmesi, Çayırbağı gibi tatlı su çeşmeleri bulunduğu mahallenin merkezi noktasıdır. Çeşme aynı zamanda her mahallenin sakinlerinin buluşma noktasıdır. Her yaş ve kuşaktan insanın su doldurduğu ve sohbet ettiği bir konumdadır.

Çeşmenin mimari özellikleri:

436 yıllık tarihi çeşme Karatay ilçesi Aziziye mahallesinde Piri Mehmet Paşa Caddesinde ve tarihi Piri Mehmet Paşa camisi ve külliyesinin karşısında yer almaktadır. Çeşme kitabesine göre Osmanlı padişahı III. Murat’ın hizmetinde bulunan Mehmet Ağa tarafından M. 1589 yılında yapılmıştır. Yapım malzemesi olarak mermer ve Gödene taşı kullanılmıştır. Konya’da yapılan birçok mimari ve tarihi eserde olduğu gibi bu çeşmenin yapımında da Gödene taşı kullanılmıştır.

Çeşme tek cepheli sokak çeşmesi ve teğet kemerlidir. Kemer taş sayısı altı tanedir. Kemeri taşıyan ayakların başlıkları silmelerle süslenmiştir. Dört asırlık çeşmenin kemer kilit taşının üstünde üç satırlık kitabe bulunmaktadır. Saçak altı silmelerle hareketlendirilmiştir. Musluk aynası iç içe geçen dairelerden oluşmaktadır. (Koski, Konyanın Tarihi Çeşmeleri, sf:175, 2013)

Tokgöz çeşme kitabeleri o dönemin halkla iletişim panosu ve adeta bilboardlarıdır değerlendirmesinde bulundu. Çeşme kitabelerinin okunması ve çözümlemesinde kendi bilgilerinin yanı sıra kitabelerde yer alan edebi mısralar ve ayet-i kerimeleri anlamak için araştırmalar yapıyorum. Osmanlıca Türkçesi, Arapça ve Türkçe sözlükler ile Kur’an-ı Kerim meal ve tefsirlerini incelediğini belirtti. Çözümleme konusunda doktora ve yüksek lisans çalışmaları, akademik makaleler, KOSKİ Genel Müdürlüğü yayınları, İbrahim Hakkı Konyalı tarafından hazırlanan Konya tarihi gibi eserleri incelediğini belirtti. Ayrıca kitabeleri çözümlemek için Osmanlıca bilen uzmanlardan ve Osmanlıca kitabeler ve mezar taşları sayfasından da destek aldığını belirtti.

Çeşmenin kitabesi ve anlamı:

Şah-ı dehrin kim Mehmed Ağası

Nazır oldu vakfına ol serverin

Çeşme-i Molla-yı Rum’u ol aziz

Hub yaptırdı sa’adetle görün

Didi Derviş Kazımi tarihini

“Ki ab-ı paki oldu ayn-ı kevserin”

Sene 998

Kitabeye ebcet hesabı ile çeşmenin yapım tarihi not düşülmüştür:

Kitabenin son satırında yer alan cümle incelendiğinde “Ki ab-ı paki oldu ayn-ı kevserin” ebcet tarihi ile

ki:25,

ab:3,

paki:33,

oldı:51,

aynı:140,

kevserin:746

toplam: 998 yani 1590 tarihi elde edilmektedir.

Kitabenin Anlamı

Zamanın şahının (padişah III.Murat) Mehmet Ağa’sı, o büyük kişinin eserlerine yönetici oldu.

O azizin (Mehmet Ağa) Molla-ı Rum-Mevlâna Çeşmesi’ni ne güzel yaptırdığını mutlulukla görün.

Derviş Kazımi de ona “suyu, sanki Kevser suyu gibi tertemiz oldu” ifadesiyle

(1580) tarihini söyledi.

Kitabeyi Derviş Kazım isimli bir Mevlevi yazmış olsa gerektir. Çeşme Mevlâna Celaleddin Rumi’nin şahsına izafeten Mevlevilik odaklı Piri Mehmet Paşa külliyesi içine yaptırılmıştır.

Piri Mehmet Paşa camisi yapıldığı andan itibaren vakit namazlarının yanı sıra Mevlevi dergahına hizmet veren bir semahane olarak kullanılıyor idi. Caminin hemen karşısındaki zaviyede 12 odalı olarak yapılmış misafirhane bulunmaktadır. Misafirhane kente ve dergâha gelip giden Mevlevi dervişlerinin konaklaması için yaptırılmıştı. 1924 yılında dergâh ve tekkelerin kapatılması sonucunda metruk kalan misafirhane bir süre kendi haline terkedilmiştir. Bir süre sonra özel şahıslara satılmıştır. Daha sonra bir vakıf tarafından satın alınan misafirhane şimdi özel bir ticaret alanı olarak kullanılmaktadır.

Çeşmenin Banisi Babüssaade Ağası Mehmet Ağa kimdir:

Mehmet Ağa Afrika kökenli bir zencidir. Doğum yeri olarak Habeşistan’lı yani bugünkü ismiyle Etiyopyalıdır. Osmanlı saray teşkilatı içinde yer alan padişahın özel konutu, karısı, annesi ve kızlarının ve cariyelerin bulunduğu mıntıkanın idari ve mali yöneticisidir. Kara Ağa olarak bilinen zenci ve hadım yöneticilerindendir. Habeşi Mehmed Ağa, 1530 yıllarında Mısır valisinin kendisini padişah II. Selim'e takdim edişiyle Osmanlı sarayına girmiştir. Topkapı Sarayı'na gelince Babüssaade ağasının hizmetine girdi. Enderun okulundaki "kapı oğlanları"ndan biri oldu.

Osmanlı sarayında zenciler Fatih Sultan Mehmet devrinden beri görev yapmakta olup, genelde Mısır’dan saraya gelmektedirler. Görevden alınınca da Mısır’a gönderilirler ve yaşamlarına orada sürdürürlerdi. Mehmet Ağa sarayda ilk defa Babüssaade Ağası olan siyahi-zenci kökenli kişi olmuştur. Siyah tenli olanlar Kara Ağa olarak, beyaz tenli olanlar ise Ak Ağa olarak bilinir.

Saray yapılanması içinde Enderun, Bâbüssaâde ve Dârüssaâde bölümleri vardı. Ak ağalar Bâbüssaâde bölümünü, Kara ağalar ise Harem'in âmiri idi.. Başlangıçta Bâbüssaâde ağaları daha üstün iken XVI. yüzyıl sonlarında Habeşî Mehmed Ağa'nın üstünlük kazanması ile her iki bölüm Karaağa’lar tarafından yönetilmiştir. Habeşi Mehmet Ağa aynı zamanda Evkaf-ı Haremeyn denilen Mekke ve Medine vakıflarının da yöneticisi olmuştur. Konya’daki çeşme kitabesinde vakıf yöneticiliğine de atıfta bulunulmuştur. Mehmet Ağanın döneminde 1581 yılında minyatürlü olarak hazırlanan ve Sultan III. Murad’a sunulan Şehinşehnâme-i Murad-ı Salis’in birinci cildindeki dört minyatür Mehmed Ağa ile ilgilidir

Uludağ Üniversitesinde yapılan bir akademik çalışmada “16. yüzyılın sonlarına doğru saraylı ağaların sarayın sanat işlerini düzenlemede, kimi zaman da harem mensuplarının, veziriazamların, diğer devlet adamlarının, şairlerin sultanla olan ilişkilerini yönlendirmede ve politik işlerde de etkili oldukları anlaşılmaktadır. Bu ağalardan ismi ilk olarak öne çıkan Dârüssaâde ağası Mehmed Ağa’dır.

Dârüssaâde/Babüssaâde ağalığı, sarayın yönetimini şekillendiren önemli bir görevdir. Asıl görevleri haremin idaresi gibi görünse de bu ağalar saraylı üst düzey görevlilerin vakıflarını yönetenlerin amiriydi. Görevi gereği, padişah ve ailesine en yakın kişi olarak çok nüfuzluydu ve politik konularda da etkiliydi. Hanım sultanların nikahlarını padişahın vekili olarak o kıyardı. Padişahın yakın maiyetinde sefere katılırdı. Saray tarafından yaptırılan inşaat ve tamir giderlerini bu ağa yapar, eşya alımı için kuyumcu, terzi, bezirgan gibi esnafla görüşür, satın alır ve yapılan hesapları gözden geçirirdi.” (U.Ü. Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi Yıl: 3, Sayı: 3, 2002, Topkapı Sarayı’nın Ağaları Ve Kitaplar, Zeren Tanındı) denilmektedir.

Habeşi Mehmet ağa aslen Sultan III. Murat döneminde saraya getirilerek orada eğitim almıştır. Padişaha olağanüstü yakınlık gösterip hizmette bulunduğu için Babüssaade ağası iken 1582 yılında komple Darüssaadet-ül Şerife ağalığına terfi ettirilmiştir. Mehmet Ağa hayırsever biri olup İstanbul Fatih Çarşamba semtinde adına bir külliye yaptırmıştır. Kâtip Muslihuddin mahallesinde yer alan külliye cami, tekke, türbe, çifte hamam, medrese ve iki çeşmeden oluşmaktadır. Külliye Habeşî Mehmed Ağa tarafından Mimar Dâvud Ağa’ya yaptırılmıştır. Caminin doğu avlu kapısı üzerindeki on altı mısralık kitâbeye göre 993’te (1585) inşa edilmiştir. Külliye yapılarından medrese ve tekke günümüze kadar gelmemiştir. Mehmet Ağa 998/1589-90 yılında vefat etmiş ve İstanbul Çarşamba’da yaptırdığı camideki türbesine defnedilmiştir. (https://islamansiklopedisi.org.tr/mehmed-aga-kulliyesi)

Siyaset Bilimci ve Araştırmacı Yazar Ömer Tokgöz açıklamasını şu değerlendirmeler ile tamamladı. Sosyolojik olarak her mahallenin camisi ve çeşmesi vardır. Çeşmeler kültürel ve tarihi miras unsuru mimari su yapılarıdır. Bir kenti yaşanılır kılan kadim mahalleleri ve kültürel miras unsuru olan çeşmeleri korumak ve yaşatmak kuşaklar arası iletişimin ayrılmaz parçasıdır. Çeşmeler bizim bu topraklardaki mimari eser olarak ve sanat tarihi yönünden tapu senetlerimizdir. Tarihi ve kültürel miras unsuru olan çeşmeler hakkında farkındalık kültürünü artırmalıyız. Konya’da bulunan 200 civarındaki tarihi çeşmeler kamera ile kontrol edilmeli ve polisiye takip yapılmalıdır. Mevzuatta yer alan adli ve idari hapis cezaları ve para cezaları ivedilikle uygulanmalıdır.

Çeşme kelime olarak su çıkan yer ve göz anlamına gelmektedir. Çeşmelere bu anlam doğrultusunda gözümüzün içine bakar gibi ihtimam göstermek gerekir. Ecdat yadigarı olarak 436 yıldır Konya’ya hizmet veren Mehmet Ağa çeşmesi bir kültürel miras unsurudur. Cambridge üniversitesinden Prof. Dr. Jane Hathaway Darüssaade Ağası, Osmanlı Sarayında Afrikalı Bir Güç Odağı isimli kitabında Babüssaade Ağası Mehmet Ağa hakkında geniş bilgiler bulunmaktadır. Afrika kökenli Habeşi/Etiyopyalı siyahi Mehmet Ağa'nın Konya'da 436 yıl önce yaptırdığı tarihi çeşme daha iyi şartlarda varlığını sürdürmelidir. Tarihi çeşmenin iş hanı altında sığıntı bir vaziyette olması, masa sandalye ve temizlik kovaları ile gölgede kalması üzüntü vericidir.

  • Tarihi çeşme önceden olduğu gibi Piri Mehmet Paşa camisi ve külliyesi içinde müstakil bir konuma taşınmalıdır..
  • Bu tür tarihi eserlerin üzerinde mutlaka orijinal kitabesini açıklayan ve tanıtan barkod konulmalıdır. Akıllı telefonlar üzerinden web sayfasına erişim sağlanmalıdır. Bu hem mahalle insanının hem gelip geçen kişilerin tarihi eser hakkında doğrudan bilgi edinmesine vesile olacaktır.
  • Konya’da bulunan asırlık tarihi çeşmelerin turistik gezi rotaları içine dahil edilmeleri Konya turizmi için önemli bir adım ve kazanç olacaktır.

HABER MERKEZİ

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

YAŞAM Haberleri