Anadolu Ajansı Editör Masası'na konuk olan Işıkhan, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
"Yenidoğan çetesi" ile ilgili soru üzerine Işıkhan, konunun herkesi derinden yaraladığını, bir baba olarak bu olay karşısında üzüldüğünü ifade etti.
Işıkhan, benzeri olayların bir daha yaşanmaması ve tüm sorumluların en ağır cezayı alması için İçişleri, Adalet ve Sağlık bakanlıklarıyla birlikte çalışmalara hız kesmeden devam ettiklerini kaydetti.
"SGK'ya intikal ettiği andan itibaren soruşturmalarımızı başlattık"
Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının talebi üzerine bakanlığının ivedi şekilde müfettiş görevlendirdiğini ve süreci başlattıklarını bildiren Işıkhan, "Görevlendirme yaptığımız tarih 2023. Dün Sağlık Bakanı'mız da ifade etti. Konuya ilişkin CİMER başvurusu geldiği ilk andan itibaren tüm ilgili kurumlarımızla birlikte süreci işbirliği ve koordinasyon dahilinde yürüttük. Biz de bu kapsamda olay SGK'ya intikal ettiği andan itibaren görevlendirme yaparak soruşturmalarımızı başlattık. Yine aynı şekilde bu çetenin çökertilmesi ve suçluların en ağır şekilde cezalandırılması için de kurumlarımızın işbirliğiyle çok gizli operasyonlar gerçekleştirdik." diye konuştu.
Hastanelerdeki incelemelere aylar öncesinden başladıklarını dile getiren Işıkhan, şöyle devam etti:
"Başsavcılığın bize bildirdiği, sözleşmemiz olan hastaneleri incelemek için görevlendirdiğimiz başmüfettişlerimiz ve müfettişlerimiz mevzuat çerçevesinde fatura ve mali konularda inceleme yaptı ve yapmaya da devam ediyor. Ancak bunun yanında kamu zararına sebep olan reçetelerin ya da tedavi yöntemlerinin tespit edilmesi konuları da ayrı bir başlık altında incelendi müfettişlerimiz tarafından. Burası bence çok önemli. Bu süreçte incelemelerimizi tamamladık. Özel Bağcılar Medilife Hastanesinin 29 Nisan'da, Özel Şafak Hastanesi Bağcıların ise 9 Ağustos'ta sözleşmeleri feshedilmiş ve ödemelerini durdurmuş durumundayız. Bunun yanında incelemeleri devam eden hastaneler de söz konusu. Sağlık Bakanlığımızın özellikle özel hastane açılış ruhsat iptalleri kararıyla diğer özel hastanelerin de sözleşmeleri feshedilerek ödemeleri durduruldu ve bu hastaneler de kapatıldı."
Sağlık Bakanlığının ruhsatlarını iptal ettiği hastanelerle de sözleşmeleri feshettiklerini, geçmiş dönem dahil henüz ödenmemiş alacaklarına da bloke koyduklarını bildiren Işıkhan, "Bu özel hastanelere ilişkin yapılmış ödemeler var ise müfettiş raporunda tespit edilen hususlar doğrultusunda geçmişe dönük olarak da faiziyle birlikte sözleşme kapsamındaki cezaları da tahsil ediyoruz. Sosyal Güvenlik Kurumu kapsamındaki çalışmalarımızı, risk analizi kapsamında denetimlerimizi ve soruşturmalarımızı yürütüyoruz."
Işıkhan, "yenidoğan çetesi" soruşturmasının CİMER'e gelen ihbarla başladığını hatırlatarak, ilgili kurumlarla birlikte konunun üzerinde titizlikle çalıştıklarını söyledi ve tüm suçluların hak ettikleri en ağır cezayı alacaklarından vatandaşların şüphe duymamasını istedi.
SGK'nin özel hastanelerle yaptığı sözleşmelerle ilgili yeni bir çalışma olup olmadığına yönelik soru üzerine Işıkhan, yapılan rutin taramalar kapsamında müfettişlerin fatura kontrolleri için yoğun mesai yaptığını anlattı.
"Tüm sağlık hizmeti sunucularını üç boyutta değerlendiriyoruz"
Sağlık hizmeti sunucularının inceleme ve kontrol standartlarının ilgili genelge kapsamında yapıldığını belirten Işıkhan, "Bu genelge doğrultusunda müfettişlerimiz ihbar ve şikayetlere bağlı harekete geçiyor. Bazen müfettişlerimiz planlı bir şekilde denetlemelerini, incelemelerini yapıyor. Bir de gerekçeli inceleme ve kontrol olmak üzere üç boyutta özel hastaneler başta olmak üzere tüm sağlık hizmet sunucularını bu kapsamda değerlendiriyoruz." diye konuştu.
Medula sistemi üzerinden de fatura ve reçetelerin takip edildiğini bildiren Işıkhan, şöyle devam etti:
"Biz yapay zekadan da yararlanarak Sosyal Güvenlik Kurumunda Co-Pilot adını verdiğimiz program sayesinde nerede ayrıcalık, sapma, hata var, bunları yapay zekadan faydalanarak, bu desteği alacağız. Faturaların incelenmesi için SGK bünyesinde oluşturulmuş inanılmaz bir ekip var. Tabii bu ekip insan ve doktorlar tarafından oluşuyor. Hata yapma olasılığı elbette olabilir. Ama Co-Pilot uygulamamızla yapay zekadan faydalanarak burada milyonlarca reçetenin gözden geçirilmesi, bize bir hata payı verecek. Hani standart sapma diyoruz ya bazen bu sapmaya bağlı olarak da bu tür aykırı uygulamalarda kaçak, kayıp, tekrar, gerek duyulmayan incelemeler ve tetkikler yapıldığı zaman da bunları rahatlıkla gözlemleyebileceğiz. Bu çok iyi bir sistem. Bilgi Teknoloji Genel Müdürlüğümüz ve Hizmet Sunumu Genel Müdürlüğümüz tarafından bu hizmet yakın zamanda gündeme alınacak" diye konuştu.
"Emeklilik sistemiyle çok fazla oynamayı düşünmüyoruz"
2024 ila 2025 yılında emekli olacakların maaşlarında oluşacak yüzde 30'luk farka ilişkin soru üzerine Işıkhan, enflasyonun yüksek olduğu dönemlerde bu tür tartışmaların gündeme geldiğini söyledi.
Işıkhan, şu ifadeleri kullandı:
"Emeklilik sistemiyle çok fazla oynamayı düşünmüyoruz. Çünkü sistemli ve başarıyla yürüyen bir sisteme müdahale ettiğinizde ki, biz tek başımıza da müdahale edemeyiz, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı olarak diğer bakanlıklarımızın da bu konuda hassasiyet gösterdiklerini biliyorum. Ancak burada konuyu ince eleyip sık dokumak gerekiyor. Bu tür durumlarla daha önceki yıllarda da karşılaştık. Tabii biz Sosyal Güvenlik Kurumu ve Bakanlık olarak, şu mesajı vermek isterim, çalışanlarımızın daha çok üretimine ve çalışmasına ihtiyacımız var. Sistemde ne kadar çok kalırlarsa bizim için, sosyal güvenlik sistemimizin geleceği açısından, sürdürülebilirliği açısından çok önemli olduğunu düşünüyorum."
Emekliliğin bir hak olduğunu ve zamanı geldiğinde herkesin emekli olacağını dile getiren Işıkhan, "Vatandaşlarımızdan önemli ricam şudur ki, elimiz, ayağımız tutuyorken, nefes alıyorken, sağlıklıyken çalışmaya, üretmeye hem ailemizin geçimini hem kişisel gelişimimizi gerçekleştirmek hem de ülkemizin ekonomik anlamda büyümesini sağlamak amacıyla daha çok çalışmaya, daha fazla üretmeye ihtiyacımız var. Sistemde ne kadar kalırlarsa gelecekteki emekli aylıklarının da daha yüksek olacağını öngörebiliyoruz." diye konuştu.
Işıkhan, 2024 ila 2025 yıllarında emekli olacakların maaşlarında oluşacak farka ilişkin bir çalışmalarının olup olmadığıyla ilgili soruya "Tabii biz vatandaşlarımızın tercihine, emeklilik kararına müdahale edecek bir noktada değiliz. Şu an her bir vatandaşımız emeklilik süresini e-Devlet'ten rahatlıkla görebilir, dilekçesini verip emekli aylığına hak kazanabilir. Ancak biraz önce ifade ettiğim gibi sistemde kalıp çalışmayı tercih etmelerini ben özellikle rica ediyorum. Çünkü bizim daha fazla sosyal güvenlik primine ihtiyacımız var ve gelecekte çocuklarımıza sürdürülebilir bir sosyal güvenlik sistemi bırakmak için de daha çok çalışmaya, üretmeye ihtiyacımız var." yanıtını verdi.
Bu süreçte nitelikli iş gücü kaybının da ortaya çıkacağına dikkati çeken Işıkhan, "Ancak piyasa o kadar dinamik ki bu iş gücü açığının da kolay ve kısa sürede kapatılacağını da öngörebiliriz." dedi.
Almanya'da 40 yıl prim ödenip 20 yıl emekli aylığı alınmasına karşın, Türkiye'de bunun tam tersi olduğunu ifade eden Işıkhan, ne kadar çok prim ödenirse emekli aylığının da o ölçüde yüksek olacağını hatırlattı.
Işıkhan, Orta Vadeli Program (OVP) kapsamında sosyal güvenlik sisteminde yapılacak düzenlemelere ilişkin soru üzerine, 12. Kalkınma Planı ve OVP çerçevesinde temel hedefin, vatandaşların refahını yükseltmek ve sürdürülebilir sosyal güvenlik sistemine sahip olmak olduğunu söyledi.
OVP hedeflerine ulaşmayı ve bu hedefleri güçlendirecek adımlar atmayı planladıklarını kaydeden Işıkhan, "Tabii emeklilik şartlarıyla ilgili herhangi bir köklü değişiklik öngörmüyoruz. Hem Ekonomi Koordinasyon Kurulunda hem de bakanlığımızın böyle bir çalışması söz konusu değil. Ancak sosyal güvenlik sistemimizin sürdürülebilirliğini sağlamak ve emeklilerimizin yaşam standartlarını yükseltmek konusunda çalışmalarımız, gayretlerimiz var." dedi.
"Tamamlayıcı emeklilik sistemiyle ilgili herhangi bir çalışma yok"
Çalışanların haklarını gözetmenin dikkat etmeleri gereken bir konu olduğunu bildiren Işıkhan, "Tamamlayıcı emeklilik sistemiyle ilgili Bakanlığımızın herhangi bir çalışması yok. Bazen 'Kıdem tazminatının yerine mi geçecek' diye endişeler var. Bu konuda hem işçi hem de işveren kesimimizin rahat olmasını istiyoruz." dedi.
Emeklilikte yaşa takılanlar (EYT) düzenlemesinin çalışan ve emekli oranlarını nasıl etkilediğiyle ilgili soruyu Işıkhan, "Elbette sosyal güvenlik sistemimize, iş gücü piyasamıza ve bütçeye etkileri oldu. Ancak Allah'a şükür mali disiplin anlayışımız ve güçlü bütçe yönetimi sayesinde bu yükü dengeli şekilde yürütmeye gayret ediyoruz." şeklinde yanıtladı.
Işıkhan, şöyle devam etti:
"Emekli sayımız, bugün itibarıyla 16,4 milyon. EYT düzenlemesinden faydalanılan sigortalılarla ilgili bilgi verdiğimde, 2023 yılında 2 milyon sigortalıya aylık bağladık. 2024 ağustos sonu itibarıyla da aylık bağlanan kişi sayısı 2,3 milyon. EYT emekliliğinin ortalama yaşı, en üzüldüğümüz konulardan bir tanesi, 48. 38 yaşında emekli olan 450'ye yakın vatandaşımız mevcut. Emekli olan SSK'lıların yaklaşık yüzde 57'si tekrar çalışmaya devam ediyor. EYT emeklilerimizin ortalama aylıkları 17 bin liradır. EYT'nin maliyetine baktığımızda, 2023 yılında yaşlılık aylığı bağlanan 2 milyon sigortalıya yatırılan yaşlılık aylığı, bayram ikramiyesi, emeklilik ikramiyesi, 5 bin liralık tek seferlik ödeme yapmıştık, toplamı yaklaşık 210 milyar lira."
Bakan Işıkhan, geçen yıl emekli olanlardan kaynaklı 42,1 milyar lira prim kaybı da olduğunu bildirerek, "2024 yılında EYT'nin maliyetinin 592,6 milyar lira olacağı öngörülmektedir. " dedi.
EYT'den toplam 5 milyon kişinin emekli olma hakkı kazandığını ancak bunlardan 2,5 milyonunun emekli olmadığını belirten Işıkhan, sistemde kalanlara teşekkür etti.
Türkiye'nin emeklilik sisteminin gelecek yıllarda nasıl şekilleneceğine ilişkin soruya Işıkhan, "Aktüeryal dengeyi çok iyi korumak zorundayız. Gerçekten iyi bir durumdaydık. Fakat EYT ile birlikte bu aktüeryal denge aleyhimize dönmüş durumda." dedi.
Işıkhan, SGK'nin 10-20 yıllık projeksiyonlar yaptığını anlatarak, "Nüfusumuz sürekli artıyor. Yaşlanan bir nüfusa sahibiz. Bu nüfusu acaba bir risk olarak mı değerlendireceğiz yoksa bize katkı getirecek bir boyuta mı dönüştürmek durumundayız? Emeklilik sistemimizle oynamamamızın temel nedenlerinden biri de bu." diye konuştu.