Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) Genel Müdürü Ahmet Güldal, açıklanan buğday alım fiyatlarının desteklerle birlikte maliyetin oldukça üzerinde olduğunu belirterek, "Alım fiyatı, gerçek maliyetler, üretimin sürdürülebilirliği, iç ve dış piyasa fiyatlarıyla tüketici fiyatları dikkate alınarak belirlenmektedir." dedi.
Güldal, yaptığı değerlendirmede, buğdayda 27 Nisan'da ve arpada 29 Nisan'da başlayan hasadın, Akdeniz'de tamamlandığını söyledi.
Güneydoğu ve Ege bölgelerinde yoğun olarak devam eden hasadın, İç Anadolu ve Marmara bölgelerinde yeni başladığına işaret eden Güldal, Doğu Anadolu Bölgesi'nde ise hasadın başlamadığını kaydetti. Güldal, hububat hasadının yüzde 14 seviyesinde olduğunu ifade etti.
Güldal, TMO'nun buğdayda tüm gruplarda alım fiyatlarını ilan ettiğini anımsatarak,"Ekmeklik buğdayda ton başına, 1. grup 9 bin 750 lira, 2. grup 9 bin 250 lira, 3. grup 8 bin 750 lira ve düşük vasıflı ise 8 bin liradır. Makarnalık buğdayda ise 1. grup 10 bin 500 lira, 2. grup 10 bin lira, 3. grup 9 bin 500 lira ve düşük vasıflısı ise 8 bin 750 liradır. Görüldüğü üzere kaliteli buğday üretimi teşvik edilmektedir. Buğdayda ton başına 1750 lira olan destekten Çiftçi Kayıt Sistemi‘ne kayıtlı ve satışını belgelendiren bütün çiftçiler faydalanabilecek." değerlendirmesini yaptı.
Bazı yorumlarda düşük fiyatlı ürünlerin dikkate alındığını belirten Güldal, şöyle devam etti:
"Bazı yorumlarda piyasa aktörleri tarafından düşük grup veya düşük vasıflı ürünlerin fiyatı söylenerek 'piyasa düşüyor' veya 'TMO açıklamasından sonra piyasa daha da düştü' algısı oluşturmaya çalışılmaktadır. Buğday fiyatları hasat oranı arttıkça piyasa şartları gereği bir miktar azalabilmektedir. Şayet fiyat açıklanmamış olsaydı üreticilerimiz aleyhine fiyat oluşumları ortaya çıkabilecekti. Dolayısıyla üreticilerimizin buna kesinlikle itibar etmemelerini rica ediyoruz. Üreticilerimiz tereddütleri halinde TMO işyerlerinden ürünlerinin kalitesi ve fiyatı noktasında destek ve bilgi alabilirler."
Hububat alım fiyatlarının verim ve maliyet unsurları dikkate alınarak hazırlandığına işaret eden Güldal, şunları kaydetti:
"2024 yılı hububat alım fiyatları, Bakanlığımız, akademisyenler ve ilgili sivil toplum kuruluşları tarafından ülkemiz ortalama verimleri ve maliyet unsurlarının tamamı dikkate alınarak belirlenmiştir. Açıklanan buğday alım fiyatı, desteklerle birlikte maliyetin oldukça üzerindedir. Maliyet unsurlarını en yüksek değerlerden, verimi ise en düşük miktardan hesaplayarak ortaya konulup çeşitli mecralarda servis edilen maliyet hesaplamaları gerçekle bağdaşmamaktadır. Ayrıca bu maliyet hesaplarında Bakanlığımızca üreticilerimizin maliyetlerini düşürmek amacıyla verilen başta mazot, gübre ve tohum destekleri olmak üzere tarımsal desteklerin hiç dikkate alınmadığı görülmektedir. Alım fiyatı, gerçek maliyetler, üretimin sürdürülebilirliği, iç ve dış piyasa fiyatları ile tüketici fiyatları dikkate alınarak belirlenmektedir."
Güldal, alım fiyatının, piyasa fiyatlarının belirli bir düzeyin altına düşmesini önlemek için belirlenen taban fiyat olduğuna dikkati çekerek, güncel üretici satış fiyatlarının da bu fiyatlar veya buna yakın fiyatlarla gerçekleştiğini kaydetti.
Kaliteli ürünlerde fiyatların daha yüksek seyrettiğinin altını çizen Güldal, devletin eşik fiyat ilanı ve alım garantisiyle fiyatların hasat yoğunluğundan dolayı düşmesini önlemeyi hedeflediğini aktardı.
Güldal, 14 Mayıs'ta hasat başlayan bölgelerde üreticilere depolama imkanı sağlamak amacıyla TMO‘nun işyerleri ve lisanslı depolarda ürün kabullerine başlandığını hatırlatarak, bu yıl hasat süreci ve piyasa gelişmeleri izlenerek 6 Haziran'da alım fiyatı açıklaması yapıldığını söyledi.
"Ülkemiz çiftçisine verilen fiyat, dünya piyasalarından daha yüksektir"
Destek ve fark ödemeleriyle ekmeklik buğday alım fiyatının yaklaşık 359 dolara denk geldiğini belirten Güldal, "Fiyatlarımızın açıklandığı tarihte dünya fiyatları, navlun dahil ton başına 270 dolar seviyesindedir. Dolayısıyla ülkemiz çiftçisine verilen fiyat, dünya piyasalarından ton başına 89 dolar daha yüksektir." ifadelerini kullandı.
"TMO, 600’ün üzerindeki alım noktasında faaliyet gösterecektir"
Güldal, TMO‘nun, alımla ilgili her türlü hazırlığını yaptığını belirterek, şunları kaydetti:
"TMO, Türkiye genelindeki işyerleri ve protokol imzaladığı lisanslı depolar olmak üzere 600’ün üzerindeki alım noktasında faaliyet gösterecektir. TMO’nun ürün alımlarında kullanmış olduğu randevu sistemi tamamen yenilenmiştir. Randevular TMO web sitesinden alınabildiği gibi, yeni uygulamayla e-Devlet üzerinden de alınabilme imkanı getirilmiştir. İlerleyen tarihlere doğru randevu takvimi açılmış ve tüm üreticilerimize randevu alma imkanı sağlanmıştır. Ayrıca randevu iptallerinin olması durumunda ileri tarihli randevuları sıralı bir şekilde öne çekiyoruz."
Geçen yıl 13,1 milyon ton ürün alımıyla tarihin en yüksek alım miktarına ulaşıldığına dikkati çeken Güldal, "Bu çerçevede bu yıl 4,5 milyon ton lisanslı depo, 2,5 milyon ton kiralık depo, 6 milyon ton ürün alabilecek açık yığın sahası olmak üzere toplam 13 milyon ton ürünün stoklanabileceği her türlü depolama hazırlığı yapılmıştır. TMO olarak üreticimizin alım noktalarında arz ettiği ürünlerin alımında herhangi bir depolama problemi söz konusu değildir." dedi.
Güldal, TMO’nun depolarında stokların yüzde 88'inin yerli ürünlerden oluştuğunun altını çizerek, Mart 2023'tan sonra TMO tarafından herhangi bir ithalat bağlantısı yapılmadığını söyledi.
Öte yandan, bu yıl alım yapılan üreticilere ödemelerin 45 gün için de yapılacağını anımsatan Güldal, bütçe imkanları çerçevesinde ödemelerin öngörülenden daha önce yapılabileceğini belirtti.
"Kısa süre sonra ithalat tedbirinin olumlu etkilerini göreceğiz"
Güldal, ithalatın durdurulması tedbirinin tamamen hasat döneminde üreticilere katkı sağlamak amacıyla alındığını belirterek, şunları kaydetti:
"Kısa süre sonra iç piyasada bu tedbirin olumlu etkilerini de hep birlikte göreceğiz. Alınan dış ticaret tedbirleri, alındıkları tarihten itibaren mevcuttaki ticaret anlaşmalarını olumsuz etkilememek üzere belirli bir yürürlük tarihinden itibaren uygulamaya konulmaktadır. Nitekim Türk hububat sektörüne mevcut sözleşmelerdeki yükümlülüklerini yerine getirebilmesi ve ülkemizin uluslararası ticari itibarının zarar görmemesi adına kararın yürürlüğe girmesi için bayram tatili de dikkate alınarak makul bir süre tanınmıştır. Ülkemizde hasat dönemi tamamen sona erdikten sonra 15 Ekim tarihine kadar ithalat yasağı devam edecek olup, o tarihteki piyasa gelişmelerine göre tekrar değerlendirmesi yapılacaktır."
Geçen yıl da hasat döneminde makarnalık buğday ve mısırda kontrollü olarak ihracatın serbest bırakıldığını anımsatan Güldal, sözlerini, "Böylelikle ülkemize 1,1 milyar dolarlık bir döviz girişi sağlanmış ve üreticilerimize çok faydası olmuştu. Bu sene de ekmeklik ve makarnalık buğday ile arpada ve bunların kırıklarında ihracatı serbest bırakarak hasat dönemi içerisinde üreticilerimize piyasa genişliği sağlanmış olmaktadır. Bu ihracat serbestiyeti kontrollü olarak yapılacak ve ülkemizdeki arz fazlası miktarın ihracatı ile sınırlı olacaktır." diye tamamladı.
Kaynak; Anadolu Ajansı