- Hidroelektrik Santralleri Sanayi İş İnsanları Derneği (HESİAD) düzenlenen ‘Türkiye Barajları ve Hidroelektrik Santralleri Zirvesi’nin ikinci gününün açılışında konuşan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Dr. Zafer Demircan, “Şu ana kadar temelde arz güvenliğinde üretim yeteneğiyle sistemde önemli bir fonksiyon gösteren hidrolik santrallerin, önümüzdeki dönemde iletim şebekesinin esneklik katsayısının artırılması yönünde çok daha büyük katkı sağlayacağı inancındayız” dedi.
- Özel sektörün son 20 yılda enerjide ‘sessiz bir başarı’ hikayesi yazdığının altını çizen Demircan,”İletim şebekesinin kalitesini sağlamak anlamında en önemli enstrümanlarımız yine hidrolik tesisler olacak” notunu düşerken, Devlet Su İşleri Genel Müdür Yardımcısı Cengiz Han Kılıçarslan da Türkiye barajlarının 53 bin MW’lık yüzer GES kapasitesi için elverişli olduğunu vurguladı.
Hidroelektrik Santralleri Sanayi İş İnsanları Derneği (HESİAD) tarafından Ankara’da düzenlenen “Türkiye Barajları ve Hidroelektrik Santralleri Zirvesi”nin ikinci günü, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Dr. Zafer Demircan, DSİ Genel Müdür Yardımcısı Cengiz Han Kılıçarslan ve HESİAD Başkanı Elvan Tuğsuz Güven’in açılış konuşmalarıyla başladı.
“Herkesin ezberlerini bozması gereken bir dönem”
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Dr. Zafer Demircan, “Hidroelektrik santrallerde elbette üretim ve üretim yeteneğinin kıymeti devam edecek ancak sistemde üretimin varlığının yanı sıra bu üretimin şebekedeki esneklik katsayısıyla yönetilmesi, üretilen elektriğin tüketicilere olması gereken kaliede ulaştırılması, iletim şebekesinin kalitesinin sağlanması anlamında en önemli enstrümanlarımız yine hidrolik tesisler olacak” dedi. “Yeni dönemde bir dönüşüme ve yeni söylemlere ihtiyacımız var. HES’lerin de bu yeni döneme kendilerini doğru bir şekilde hazırlamasını bekliyoruz” diyen Demircan konuşmasında şunları kaydetti: Türkiye enerji sektörü son 20 yılda, özel sektörün katılımı ve desteğiyle çok önemli ve sessiz bir başarı hikayesi yazdı. 2012’de 32 bin MW olan toplam kurulu gücümüz şu anda 114 bin MW seviyesinde ve bu yüzde 80 oranında özel sektör tarafından yapıldı, devreye alındı. 2035’te kurulu gücümüzün 220 bin MW’lara yaklaşmasını bekliyoruz. Bunun 120 bin MW’ı yenilenebilir kaynaklardan oluşacak,
bunu da özel sektör ilgisiyle yapacağız. Bu kapsamda yeni dönemde bir dönüşüme ve yeni söylemlere ihtiyacımız var, bu dönüşümdeki en önemli unsurlardan biri de iletim şebekesinin
geliştirilmesi. Hidrolik kaynaklarımız şimdiye kadar ağırlıklı baz yük santrali sistem içerisinde bulunması dolayısıyla, iletim şebeke operatörünün şebekeyi işletmesi açısından çok daha kolay ve etkin olmasını sağlıyordu. Fakat önümüzdeki yıllarda daha ziyade kesintili kaynaklar devreye alınacağından hidroelektrik santrallerimize çok önemli bir rol düşecek. Şu ana kadar büyük oranda temelde arz güvenliğinde üretim yeteneğiyle sistemde önemli bir fonksiyon gösteren hidrolik santrallerin, önümüzdeki dönemde iletim şebekesinin esneklik katsayısının artırılması yönünde çok daha büyük katkı sağlayacağı inancındayız. Elbette HES’lerde üretim ve üretim yeteneğinin kıymeti devam edecek ancak iletim şebekesinin kalitesini de sağlamak anlamında en önemli enstrümanlarımız yine hidrolik tesisler olacak. HES’lerin de bu yeni döneme kendisini doğru bir şekilde hazırlamasını bekliyoruz. Kuraklık dünyanın temel sorunu, DSİ bu konuda her türlü hazırlığı yapıyor. Suyun varlığının korunması ve sudan elde edilecek faydanın maksimize edilmesini sağlamalıyız, bu da muhakkak sektörün çok iyi bir havza optimizasyonu, havza yönetimi kültürüne erişmesiyle mümkün. Aynı zamanda dijitalleşme de sektörün kendi içerisinde ve sistemle senkronize olması açısından da çok önem arz ediyor.”
Kılıçarslan: “Yüzer GES’te potansiyelimizin yüzde 10’unu kullansak dahi 53 bin MW’lık kurulu güce ulaşabiliyoruz”
Devlet Şu İşleri’nin 2.000’e yakın depolamalı tesiste 183 milyar metreküp suyun depolanması sağladığını, buna 5 yıl içerisinde yaklaşık 10 milyar metreküp daha depolama ilave etmek istediklerini aktran Devlet Şu İşleri Genel Müdür Yardımcısı Cengiz Han Kılıçarslan da HES’ler ve DSi faaliyetleri hakkında şunları söyledi: “Barajlı HES’lerimiz, depolamalı HES’ler çok kıymetli. Yüzer GES’lerle ilgili de bir çalışma yaptık. Keban Barajı’nda 1 MW’lık bir pilot uygulama yaptık. Bu uygulamada özellikle çevresel faktörleri yakın inceleme altına aldık. Burada, HES’lerde yaşadığımız karşıt görüşlerin yüzer GES’lerde de karşımıza çıkmaması gayesini güttük. Ülkemizde çok büyük bir yüzer GES potansiyeli var. 5.300 kilometrekare bizim depolamalarımızda yüzey alanı var, bunun sadece yüzde 10’unu dahi kullansak 53 Bin MW’lık bir kurulu güce ulaşabiliyoruz. Yaptığımız araştırmalarda yüzde 10 civarında daha fazla enerji üretebildiğimizi ve buharlaşma kayıplarını önleyebildiğimizi de görüyoruz.”
Güven: “Sektörümüzün stratejik önemine dair farkındalığın yüksek olduğunu görmek memnuniyet verici”
HESİAD Başkanı Elvan Tuğsuz Güven de, zirvede ilk gün konuşulan konulara atıfta bulunarak şunları söyledi: “Tüm enerji sektörü paydaşları, hidroelektrik sektörünün ülkemiz için ‘stratejik açıdan ne denli önemli’ olduğuna dair yüksek farkındalığa sahip ve buna sahip çıkmak istiyor. Bu gerçekten sektör adına çok sevindirici bir veri çünkü hidroelektrik santraller yalnızca ülkemizin belli bir dönemdeki kalkınma hamlelerinin dinamosu olmakla kalmıyor, tamamen yerli ve yenilenebilir kaynaklar arasındaki mevcut liderlik konumuyla da tüm ülkemizin enerji arz güvenliğini de garanti ediyor. Düzenleyici kuruluşlar olan kamu kuruluşlarımızın HES’lerde sıfırdan projelerin, hibrit uygulamaların, pompaj depolamalı HES’lerin ya da yüzer GES’lerin önünü daha fazla açmayı mümkün kılacak bir ortak yaklaşıma sahip olması bizleri sevindirdi. Ayrıca finans kuruluşlarının HES’leri finanse etmekle ilgili temel beklentisinin ‘kredilendirilmeye hazır projelerin kendilerine ulaştırılması olduğunu’ dile getirmelerinden de ayrı bir memnuniyet duyduk. Sektör olarak bu konuda üzerimize düşeni sonuna kadar yapmak üzere hazırlıklarımızı hızlandıracağımızı belirtmek istiyorum.”