Çocuğun sağlığı için aşı, anne sütü kadar önemli
İstanbul Üniversitesi (İÜ) İstanbul Tıp Fakültesi Sosyal Pediatri Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Gonca Keskindemirci, çocukluk çağındaki aşı retlerinin toplum sağlığını tehdit ettiğini söyledi.
Doç. Dr. Keskindemirci, "3-9 Eylül Halk Sağlığı Haftası" dolayısıyla koruyucu sağlık hizmetlerinde neler yapıldığına ve toplum sağlığı için aşılamanın önemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Aşılamanın son 100 yılda gelişen modern teknolojinin bir ürünü olduğunu belirten Keskindemirci, "Aşılama en iyi halk sağlığı uygulamalarından birisidir. Aşı önemlidir çünkü çocuğu hastalıktan koruyorsunuz. Aşıyla önlenebilir hastalıklara neden olan mikroorganizmalarla karşılaşmadan çocuklara hastalık varmış gibi bağışıklık sağlayıp koruyarak, hastalıklar oluşmadan ölümlerin önüne geçmiş oluyoruz." diye konuştu.
Aşının mümkün olan en erken yaşta yapılmasının önemine vurgu yapan Keskindemirci, "Ülkemizde de doğumdan itibaren Hepatit B aşısıyla aşılamaya başlanıyor. Toplumlarda en kırılgan gruplar çocuklar ve yaşlılar olduğu için öncelikli olarak onları korumamız gerekiyor. Çocuklarda özellikle bir yaşında hastalık görülmesi, burada çocuklardaki sekelleri ve ölümleri daha da arttırıyor. Bu yüzden mümkün olan en erken korumayla aşı uygulamalarını yapmamız gerekiyor." ifadelerini kullandı.
Keskindemirci, Türkiye'deki sağlık kuruluşlarında aşıların takvimine uygun olarak ücretsiz yapıldığını dile getirerek şöyle devam etti:
"Hepatit B, difteri, boğmaca, tetanoz, çocuk felci, menenjit, pnömokok, Hepatit A, su çiçeği, kızamık, kızamıkçık, kabakulak aşıları gibi 13 farklı antijen/mikroorganizmaya karşı bağışlamayı sağlayan bir programımız mevcut. Türkiye'de aşılama kapsayıcılık hızlarının yükselmesine bağlı olarak aşıyla korunabilir hastalıkların görülmesinde ve ölüm hızında belirgin düşüşler oluyor. Bu konuda ülkemizdeki aşılanma oranları yüksek. Bu konuda Sağlık Bakanlığının çok iyi çalışmaları var. Aşılanma oranlarını yükseltmek için ailelerle görüşülüyor, kararsız ebeveynlerle konuşularak aşılanma konusunda çocuklarının iyilik halinin devamı açısından ortak fikir ve kararla beraber çocuklarını aşılatıyorlar."
Aşıları aile ve topluma daha iyi anlatmak gerektiğini ifade eden Keskindemirci, "Örneğin; ülkemizde difteri artık görmüyoruz. Hepatit B enfeksiyonu 5 yaşın altında daha öncelerde yüz binde 6,2 görülürken, şu an yüz binde 0,1'lerde görüyoruz. 2000'li yıllarda ülkemizde başarılı bir gebe tetanoz aşılaması sayesinde anne-çocuk tetanozundan arındırılmış ülke olarak ilan edildi. Bunların hepsi aşılamanın başarıdır." bilgisini paylaştı.
Doç. Dr. Keskindemirci, çocuklarda aşılamanın en kırılgan grubu oluşturduğunu, özellikle ilk bir yaşta aşılamanın olmaması durumunda menenjit, zatürre, kızamık hastalığının daha fazla görüldüğünü, aşılamanın hastalıkların önüne geçerek ölümleri de engellediğini dile getirdi.
"Toplumun en az yüzde 97'sinin aşılanması gerekir"
Aşı reddinin sağlıksız nesillerin yetişmesine neden olacağına işaret eden Keskindemirci, Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) gelecekteki 10 tehditten birini aşı reddi olarak gördüğünü vurguladı.
Keskindemirci, aşı reddinin ise sanıldığı kadar fazla olmadığının altını çizerek, "Aşı kararsızları ise konuşmayla, bilimsel kanıtlarla beraber çocukların aşılarını uygulatıyor. Eğer aşılanma oranları, toplumsal bağışıklığı olan bir ülkede düşerse o toplum içinde enfeksiyonları daha fazla görmeye başlarız. Bu durum enfeksiyon yayılımı artıracak ve bu süreçte yine hastalıkları göreceğiz." diye konuştu.
Herhangi bir nedenle aşısı yapılamayan (kronik hastalığı nedeniyle) çocukların da olduğuna dikkati çeken Keskindemirci, "Örneğin; bağışıklık sistemi genetik olarak yetersiz, zayıf çocuklar var. Bunlara herhangi bir durumda aşı yapamadığınız oluyor. Biz aslında aşılama sayesinde onları da koruyoruz. Toplumu koruyarak enfeksiyon etkenin topluma yayılmasını engelleyerek bu toplumda o enfeksiyonun görülmesini azaltıyoruz, hatta yok ediyoruz." şeklinde konuştu.
Doç. Dr. Keskindemirci, sözlerini şöyle tamamladı:
"Çocukluk çağındaki aşı retleri toplum sağlığını tehdit ediyor. Eğer bir toplumda aşı retleri artarsa, toplumun aşılama oranları düşerse, enfeksiyonları görürüz. Bunu en sık kızamık enfeksiyonu açısından görüyoruz. Çünkü kızamık bulaştırıcılığı çok çok yüksek bir hastalıktır. Eğer ortamda bir çocuk varsa bunu herkese bulaştırabilir. Toplumun en az yüzde 97'sinin aşılanması gerekir. Eğer aşı retleri ile bu oran düşerse toplumlarda enfeksiyonları görmeye başlarız. Sağlıklı çocuk, sağlıklı toplum demek. Bizler çocuk sağlığını koruyan çalışmalar yürütüyoruz. Çocuğun sağlığı için anne sütü ne kadar önemliyse çocuğun sağlığını korumak açısından da aşılanma o kadar önemlidir."
Kaynak:AA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.